AH DİLİM AH!

Bizim beş değişmez “tek”imiz var:

            “Tek devlet, tek bayrak, tek millet, tek vatan, tek dil”…

            Güzelim Türkçemizi 1980 öncesi devrimbazlar “-sal”a koyup “-sel”e verdiğinden beri…

            AKP iktidarları, Osmanlıca hastalığına yakalandığından beri…

Türkçe dışındaki yerel dillere resmi kurumlarda kapı açtığından beri…

Okullarımıza ana sınıflarına kadar İngilizce belâsı musallat olduğundan beri…

Dindar nesil, muhafazakârlık masalıyla eğitimin yakasına Arapça özentisi yapıştığından beri…

Yetim ve öksüz çocuk gibidir Türkçemiz…

            Gramer ve imlâ yoksulu medyanın Türkçeden haberi bile yoktur!

            Noktalı virgül(;)le iki nokta(:)yı ayıramayan okumuş cahiller sarmıştır basını…

            Bu “şart” ve “koşul”da diye öten diplomalı cahil sürüleri türemiştir.

            Mesajına “sağlık ve sıhhat” diye yazan kültürsüzler peydahlanmıştır!

            Gazetedeki köşe yazısının başlığını oluşturan kelimelerin ilk harfini küçük yazan “ünlü” kalemşörler cirit atıyor…

            Yani “özel isim” ile “cins ismi” ayıramayan zavallı aydın güruhu çoğu!

            Şehirlerimizi saran İngilizce ve Arapça tabelalara izin veren şuursuz belediye başkanlarımızla gurur duyuyor halk!

            Stadyumlarımıza “Arena” adını veren gafiller baş tacı!

            Türkçeyi korumak baş görevi olan RTÜK’ün vurdumduymazlığına ne demeli?

            “Komedi” diye yerel ağızları sinemaya taşıyan sözde sanatçılara ağlamak gerekmez mi?

            Dün, Cumhurbaşkanı Erdoğan, dil üzerine TDK’de bir konuşma yapmış…

            Bindikleri dalı kestiklerini anlamış gibiler ama değil…

            Dilinin altında Arap alfabesinden Latin alfabesine geçiş var aslında…

            “Türkiye, geçmişiyle barıştı” demiş Erdoğan…

            Sanki Arap alfabesi, Türklerin alfabesi idi de Atatürk kaldırdı.

            Göktürk, Uygur alfabeleri vardı önce…

            Hiç kimse hadi bunlara dönelim demiyor!

            Bu Arap hayranlığı bizi yiyip bitirecek aslında…

            Millet dilindeki kelimeleri yabancı kökenli diye atmaya kalkanlar çıkmıştı bir ara…

            “Öztürkçe” diye bir salgın…

            O salgından “yanıt-kanıt-söylev-olasılık…” gibi yüzlerce mikrop kelime kaldı, sözde aydınlarımız “sözcük” diye kullanıyor.

            Hiç fark yok, bunlar da Osmanlıca hastalığına kapıldı…

            Osmanlıca dediğin Arap alfabesiyle Türkçe!

            Öğrenseler, sanırsınız ki arşivlerdeki bütün Osmanlı yazılı eserleri çözecekler!

            “Bir gecede dilsiz kaldık, geçmişten koptuk” yalanı da cabası…

            Sanki Osmanlının son dönemde okumuş yazmış oranı yüzde 50’yi geçiyordu da, Latin alfabesiyle cahilleştiler!

            Maksat Cumhuriyet inkılâplarına sataşmak…

            Güya 2017, “Türk Dili Yılı”…

            Atatürk’ün emaneti TDK, asla Türkçe üzerine gerekeni yapamadı…

            1980 öncesi solun elinde uydurukça salgınına kapılmıştı, şimdikiler de eyyamcı…

            Biz yaza yaza bıktık, onlar güzelim Türkçemize kıymaktan bıkmadı.

            Biz de “Ah dilim ah!” diye dövünmeye devam ediyoruz…

            Kaç defa yazdık, “Türkçe, Türk’ün anayurdudur” diye, dil giderse vatan gider, dil birliği olmazsa “Türk milleti” olmaz!

            En büyük katliam, bir milletin diliyle oynamaktır!

            Onun için AKP, dört tekine “tek dil”i mutlaka eklemelidir!

            Ah dilim ah!

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren ve imla kuralları ile
yazılmamış yorumlar onaylanmamaktadır.
Mustafa ÖNDER Arşivi
SON YAZILAR