ALMANYA DİZE GETİRİLMELİ…

Türkiye’deki kuklaların oynatıcısı Almanya, yine rahat durmuyor.

İncirlik vakasından sonra Cumhurbaşkanı Erdoğan’a ve dolayısıyla Türkiye’ye yine tezgâh peşinde.

Her fırsatta Türkiye’ye darbe vurmaya çalışıyor.

Burunları devamlı içimizde olduğu için her olaya maydanoz oluyor.

G20 için Almanya’ya gidecek Cumhurbaşkanı’nın Türklerle buluşmasına engellemeye bile cüret ettiler.

Daha önce de çeşitli kumpaslar kurmuşlardı hatırlarsanız.

Şimdi de gerek Merkel ve gerekse muhalefet, Erdoğan üzerinden içerideki seçimler için hamaset yatırımı yapıp ilişkileri zehirliyorlar.

Özgürlük, demokrasi” yaygarası ile Türkiye’ye ders vermeye kalkan Almanya, Erdoğan’ın vatandaşları ile görüşmesinden korkuyor!

Elbette bu isteğe Türk Dışişleri sert cevap verdi.

Alman SDP’nin başbakan adayı Schulz, Erdoğan'a Tutuklu gazetecileri serbest bırakın, mümkünse hemen diyebiliyor.

Türkiye’deki terör olaylarının ve krizlerin destekçisi, medya patronları ile içli dışlı Almanya, televizyonlarındaki dizinin Türkiye’de çekilmesine bile tahammül edemez oldu. “Terör tehdidi” sebebiyle Türkiye’de çekim yapmama kararı almış!

2011’de Başbakan Erdoğan “Bazı Alman vakıfları BDP'li belediyeler üzerinden PKK'ya para aktarıyor” demişti.

PKK’nin hamisi Almanya, 2 terörist PKK’linin ihbarıyla MİT hakkında soruşturma başlatacak kadar küstah!

Almanya, ülkemizdeki hain tuzağı vakıfları aracılığı ile terör destekçiliği, kışkırtıcılık yapıyor; çevrecilik oynayarak kalkınmamızı engellemeye çalışıyor.

Mesela 2015’te Cizre’de oynanan oyun…

Çözüm sürecinde PKK ile kirli ittifak halindeki Alman istihbaratı, PKK/YDG-H’nin şehir ve evlere yerleşmesini sağladı.

Rahmetli Hablemitoğlu, Alman vakıflarının çalışmasını şöyle anlatıyordu:

Şeriatçı yapılanmalardan çevreci örgütlere, bölücü yapılanmalardan terör örgütlerine, legal derneklerden siyasal partilere kadar uzanan çizgide, Türkiye’ye ve Atatürk ilke ve devrimleri ile Cumhuriyetin tüm değerlerine karşı olan, ulus devletin parçalanmasını isteyen tüm rejim karşıtlarına lojistik destek vererek bu ülkeyi alttan oyan -deyim uygunsa- bir avuç Alman istihbaratçısıdır.”

Yani…

Alman vakıflarının Türkiye'deki faaliyet alanı tam olarak millet ve devlet aleyhindeki her türlü kirli propaganda oluşturmak ve desteklemek.

Siyasi partilere yakınlığı olan çok sayıda Alman vakfı yıllardır Türkiye'de faaliyet gösteriyor. Friedrich-Naumann Vakfı, Konrad-Adenauer ve Friedrich-Ebert vakfının Türkiye geçmişleri eskilere dayanıyor. Türkiye'deki gergin siyasi durum vakıfların çalışmalarına da yansıyor.

Genelde provokatörlük ve casusluk yapmakla meşguller. FETÖ’ye yakındılar.

2016 Şubatında Artvin-Cerattepe’de halkı tahrik ederek ikinci Gezi’ye dönüştürmeye çalışarak gerçek yüzlerini göstermiş, “İkinci Bergama vakası” ortaya çıkmış, Türkiye'yi dışa bağımlılıktan kurtaracak mega projeler olan Sinop Nükleer Santrali, Karadeniz Hidroelektrik Santralleri ve Artvin Maden Yatakları gibi projelere karşı çıkan çevrecilerin Alman Vakıfları tarafından eğitimden geçirildiği anlaşılmıştı.

Bu vakıfların hepsi de Alman istihbarat kurumu BND adına çalışıyor.

7 Haziran 2015 seçimleri sonrası epeyce CHP-HDP hükümeti kurulması için kulis yaptılar.

16 Nisan Referandumu’nda “hayır cephesi” ile kampanya yürüttüler.

Medya özgürlüğü” teraneleri ile açık açık FETÖ destekçiliği yapıyorlar.

Alman arsızlığı, FETÖ, DHKP-C, PKK, PYD/YPG gibi terör örgütlerine kucak açarak, Türk milletini karşısına almaktan çekinmiyor.

Alman BND Başkanı Bruno Kahl, “Türkiye'deki darbe girişiminden FETÖ'nün sorumlu olduğundan şüphe ettiğini” söyleyecek kadar aleni demeçler veriyor.

Türkiye, ülkedeki bu ihanet şebekelerinin varlığına son vermelidir.

Türkiye, Almanya’daki yaklaşık 6 milyon vatandaşının ekonomik gücünü de harekete geçirip Alman hükümetlerine siyasi baskı yaptırmalıdır.

Yılda 63 milyar dolarlık gelir elde eden ve 500 bin kişilik istihdam sağlayan oradaki vatandaşlarımızın yaklaşık 1 milyon oyu bulunmaktadır.

Türk hükümeti, Almanya’da bulunan Türk Federasyon gibi milli kuruluşlarla işbirliğine yönelmelidir.

Büyük Türkiye’ye düşen, Alman küstahlığına son vermektir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren ve imla kuralları ile
yazılmamış yorumlar onaylanmamaktadır.
Mustafa ÖNDER Arşivi
SON YAZILAR