HAYDİ ABBAS VAKİT TAMAM!

“Abbas yolcu… Tarzan zorda…” öyle mi?

Daha yaşadığınız coğrafyanın kurallarını öğrenmeden yılana çayana, börtü böceğe, tilkiye çakala, arslanlık taslamaya kalkınca böyle oluyor demek ki…

Zavallı orman sakinleri de, medyanın fondan verdiği “kükreme efekti” ile geleni hakikaten arslan bellediler.

Aslında ortada orman falan yoktu, Esenboğa tarlalarını fantezi düşlerle orman yapıvermişti birileri…

Sözde arslanın ganimetinden bir lokma et alabilme hayalleri kuran yanaşma tilki ve çakallar da sosyal medyadan, Fitneçağ’dan basıyordu yaygarayı…

“Bugün Arslan, yarın orman krallığı!” diyorlardı.

Kadı mahkemeye mülk değil ya, mahkemelerde şaşan iş 15 Temmuz akşamı kâbusa dönüvermişti.

Güvendikleri dağlara kar yağıyordu.

Kadılar, tilki ve çakallar, ormanın yüzlerce yıllık kanunlarına takıldı…

“Abbas yolcu” dedikleri “Bozkurt” da, “Balgat’taki dükkan” diye dalga geçme cüretini gösterdikleri Genel Merkez’deki katında oturmaya ve halkın gönlünde taht kurmaya devam ediyordu.

Bırakın “orman”ı, “ülke”yi kanatları altına almıştı.

Derken FETÖ denilen haşere ile mücadele başlayınca ne kadar arslan, tilki, çakal, börtü böcek varsa ağlaşmaya başladılar.

Çoğu “rüzgâr gülü” gibiydi zaten, zamanında lidere ihanet edip ganimet peşine düşmüş tayfaydı. İhanete alışıktı.

Yeni kadılar, FETÖ haşerelerini mahkemelere çağırdıkça, Balgat’taki Bozkurt’tan yardım talepleri çoğaldı, ormanın çakalları ne edeceklerini bilemez oldular.

Ormanın adaletini alt üst etmişlerdi, kalemlerini satmış, Bozkurt’un hasletlerini karalama kampanyasına girişmişlerdi.

Küfür, hakaret, yalan haber, iftira gırla gitmişti.

Sonra da kurt postunda başka ormanların sahte arslanlarını pazarlamışlardı.

Kurt kılığındaki bütün tilkiye, çakala, börtü böceğe, haşereye rağmen Bozkurt’un yanında dimdik duran Ülkücü Medya’yı dillerine dolamış, kimi kadıdan kapatılmasını bile talep etmiş ama becerememişlerdi.

Asparagas haber yapmakla ünlü tayfa, Ülkücü Medya, haşerenin ormandan ihraç edildiğini yazınca çok kızdılar.

FETÖ haşeresiyle mücadelede hepsinin ipliği pazara çıktı.

Biz “bozkurtuz” demeye başladılar.

İyi de ormanın geleneği, göreneği, kuralları, gerçek sahipleri vardı; başlarında bir Bozkurt vardı.

Esenboğa tarlalarında “erkek kesilenler”, şimdi ürkekleşmiş, Bozkurt’tan aman diliyorlardı.

12 Eylül zindanlarında küllerinden dönmüş Bozkurt olamayanlar, haşere ile mücadelede durmadan ağlaşıyordu.

Oysa Bozkurt, devleti kanatları altına almıştı, ormanı ve ülkeyi kolluyordu, ülke yeniden dizayn ediliyor, içeriden ve dışarıdan bedeni saran haşereden temizleniyordu.

Abbas yolcu diyen kurt kılıklı tilki, çakal ve arslanlar, haşereye yıllarca yanaşmalık etmişlerdi, hatta bölücülere övgü düzmüşlerdi. FETÖ’nün kayığına binme sevdasına düşmüşlerdi, bir an önce Bozkurt’u Balgat’tan indireceklerdi, aceleleri vardı.

Bozkurt gidecek, orman sakinleri ‘değişim’e uğrayacak, iktidarda ganimet paylaşacaklardı…

Üç gün Bozkurt yanında dolaşıp kendilerini kurt sanmış, fitne ateşini ateşleyip başka ormanlara göçüp gitmişken, iştahı kabaran bir ithal arslanın peşinde Bozkurt’a kafa tutmaya kalktılar.

Atış serbest, fitne-fesat serbest, yalan serbest, iftira ve hakaret serbestti…

15 Temmuz’da başlarına yıkıldı dağlar…

Bozkurt, millet hizmetinde dimdikti.

Haşereye, börtü böceğe, tilkiye çakala ve arslana pabuç bırakmadı, sabır defteri dolmuştu, topladı divanı ve sürdü arslanı ormandan…

Ve dedi ki: “Haydi Abbas vakit tamam!”

Duyduk ki, şimdi onlar, “Biz bozkurttuk, biz bozkurttuk” deyip duruyormuş!

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren ve imla kuralları ile
yazılmamış yorumlar onaylanmamaktadır.
Deniz ÖZKÖK Arşivi
SON YAZILAR