TÜRKÇEMİZE NE YAPTINIZ?

Türk milletinin birliğine, dirliğine en çok ihtiyaç duyduğumuz şu günlerde…

Birliğimizin çimentosu Türkçe, öksüz çocuk…

Hükümet, “tek dil” diyemiyor çünkü…

Sözde 2017, “Türk Dili Yılı” idi…

Cumhurbaşkanının himayesinde…

Şimdi bakanlıksız kalan Tuğrul Türkeş’in sorumluluğundaki Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Kurumu tarafından şatafatlı bir toplantı ile ilan edilmişti.

“Dilimiz kimliğimizdir” diyorlardı.

Sonra 23 Mayıs’ta, Beştepe’de 8. Türk Dili Kurultayı’nı yaptılar…

Cumhurbaşkanı’nın katılımıyla…

Erdoğan orada şunu söylemişti:

“Türkiye, her alanda olduğu gibi, Türk dili konusunda da geçmişiyle barıştığı, geçmişinden aldığı güçle geleceği kucaklamaya hazırlandığı yeni bir dönemin eşiğindedir. Orta öğretim kurumlarımıza Osmanlıca derslerini koymamız, bu yönde atılmış adımların örneklerinden biridir.”

Bu 100 yıllık Cumhuriyet’e bir olumsuz eleştiriydi!

Eşiğinde olduğumuz da “kindar/dindar nesil” hikâyeleri idi…

Üstelik FETÖ’nün başından beri sahtekâr Türkçe olimpiyatlarını(!) yaşadıktan sonra…

Zaten 23 Mayıs’tan beri dişe dokunur bir Türkçe faaliyeti olmadı!

*

AKP’nin Osmanlıca merakı, zurnanın zırt dediği yerdi bize göre…

“Tek vatan, tek bayrak, tek millet, tek devlet” diyenler, bir türlü “tek dil” diyemiyordu.

21. yüzyılda, Latin alfabesine geçmiş, başarılı da olmuş bir milleti, yine Arapçanın Farsçanın alengirli dünyasına döndürme hevesi, güzelim Türkçemizi bu hale getiren sebeplerden biriydi.

“Osmanlıca” diye bir dil asla olmamıştı. Öve öve bitiremedikleri Osmanlının Türkçeyi Arap alfabesiyle yazma hevesi halktan koparmış, okuma yazma oranı yerlerde sürünmüştü.

Bozkurt bakışlı Atatürk, harf inkılâbı ile milleti bir gecede geçmişinden koparıp atmıştı!

Şu anda okuma-yazma oranı, bütün saldırılara rağmen yüzde 98’leri geçmişken…

İddiası buydu AKP yetkililerinin…

*

Daha önce 12 Eylül’e kadar solcular kanına girmişti Türkçenin…

“-sala koyup –sele verdikleri” güzelim dilimizde açtıkları yaralar, bugün kelime hazinemizi “tekrarlar sözlüğü” yaptı.

Elin oğlu aynı cümlede “mesela örneğin” kullanmakla, “sağlık ve sıhhat” yazmakla, “bu şart ve koşulda” demekle kültürlü olduğunu sanıyor.

Uyduruk “yanıt, kanıt, olanak, kurumsal, söylev, tümce”, bilenin de bilmeyenin de dilinde.

Basının hiç Türkçe derdi olmadı!

Onlar için kelime zenginliği de, imla kuralları da önemli değil, bilmiyorlar zaten.

Medya dedikleri bu kitle, noktalı virgülle(;) iki noktayı ayıramayacak kadar cahil!

15 yıldır ülkeyi yöneten AKP hükümetleri de Arap seviciliğinde ısrar ediyor.

Milli eğitimde memleketi sürükledikleri çıkmaz, eğitimi kalıptan kalıba sokmaya çalışan badem bıyıklı sendikanın hezeyanları Türkçe için bir felaket!

Bu kafanın da “Türkçe” diye bir derdi olmadı hiç.

Kritik dönemlerde atıp tutmalarına bakmayın…

*

Bu tehlikeli gidişatın temellerini Özal atmıştı.

Bilgisayarı Türkiye’ye sokarken Türkçe’nin hiçbir özelliğini dikkate almadılar.

Sonra internet, sonra cep telefonları, dilimizi hançerlediler.

Sadece para kazanmanın yollarını arıyorlardı çünkü…

Milli hassasiyetler ve Türk dili hep ihmal edildi.

Şimdi memleket yabancı bir ülke gibi…

Çocuklarımız dilekçe yazamıyor, imla kurallarına uyamıyor, uydurma bir cep telefonu dilinde yazıp konuşuyorlar.

Türkçenin “sekiz seslisi” artık yok!

Koca koca insanlar, mesaj atarken “slm” yazıyor, “nbr” yazıyor…

Televizyonlarımız nasıl olduysa Kürt ağzından kurtulup yerel ağızlara yöneldiğinden beri, önüne gelene “hocam” diyen gençlerin ağzında “dayı, kardeşim, birader” dolaşır oldu.

Dizi kahramanları, güzelim İstanbul Türkçesini bırakıp “götürüverin, ne yapıyorsunuz” yerine “götüven, nörüyonuz” gibi yerel ağızlarla konuşuyor.

Maksat komedi çekip halkı güldürmekmiş!

Anadolu’nun her yerinde yerel ağız konuşulur, ama güldürmek için değil!

*

Hiçbir vatandaş, Türkçemize ne yaptınız diye sormuyor.

Televizyon ve radyolarda Türkçeyi korumakla görevli RTÜK’te bir icraat yok!

Hükümetler, para ve ticaret uğruna, turizm uğruna “Türkçe”den vazgeçti!

Her yanımız İngilizce, Arapça hatta Rusça tabelalarla dolu…

Paramız değil, Dolar, Euro geçerli…

Güneydoğuda bir ara oynanan “çözüm” oyununda Kürtçe tabela salgını hortlatılmıştı.

Eğitimde İngilizce başköşede zaten…

Üzerine bir de Arapça ve Osmanlıca hastalığı binince vay Türkçenin haline…

Bu işin önü alınmazsa, Türkçemize sahip çıkmazsak, silahla yapamadıklarını dilimizi yoldan çıkararak başaracaklar.

Gelecek nesiller, bu Türkçe katliamının hesabını sorar bizden!

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren ve imla kuralları ile
yazılmamış yorumlar onaylanmamaktadır.
Mustafa ÖNDER Arşivi
SON YAZILAR