Yıldıray ÇİÇEK

Yıldıray ÇİÇEK

Bonservisi FETÖ'nün elinde olan figüranlar.

Bir Alman, bir İngiliz, bir Fransız uçağa binmişler. Temel içerden kaldırmış kafayı: "Ulan gene mi siz?” demiş…

Evet, gene onlar…

Dün “Bağımsız Ülkücüler” diye çıktılar piyasaya, dün “Farklı Ülkücüler” diye çıktılar piyasaya. Bugün de “Demokrat Ülkücüler” sıfatını kullanarak çıktılar piyasaya. Dün ve bugün, bu ve benzerlerinin temel amaçları MHP hangi noktada duruyorsa karşısında olmak, Ülkücü Hareketin aldığı kararlar üzerinde tartışma yaratmaktır.

“Demokrat Ülkücüler” ifadesini de ilk defa Ekrem İmamoğlu’nun “Bugün Demokrat Ülkücüler ile karşılıklı fikir alışverişinde bulunduk ve İstanbul'un eksiklerini, sıkıntılarını konuştuk. 23 Haziran sadece yerel bir seçim değil, bu şehirde yaşayan herkesi ilgilendiren bir demokrasi mücadelesidir. Bu mücadeleye verdikleri destek için teşekkürler .” şeklindeki sosyal medya paylaşımıyla duyduk.

Geçmişte “Bağımsız Ülkücüler”, “Farklı Ülkücüler” sıfatlarını kullanarak MHP ve Ülkücü Hareket düşmanlığı yapanların ortak özelliği FETÖ’nün beslemesi olmalarıydı. “Demokrat Ülkücüler” adını kullananlara bakıyorsun bunların da onlardan bir farkı yok. Recep Küçükizsiz isimli şahıs zaten geçmişte yine “Bağımsız Ülkücüler” sıfatıyla hareket edenlerin içindeydi. “ÜLKÜCÜLER FETHULLAH HOCAYA SAHİP ÇIKIYORLAR” başlıklı Yılma Durak içerikli röportaj bu Recep Küçükizsiz’in kurduğu internet sayfasında hala duruyor.

Alaattin Aldemir isimli kişi de zaten yıllar önce MHP’den ayrılıp, DYP’de siyaset yapmaya başlamıştı. Ondan sonra da AKP’ye geçip referandum ve açılım süreçlerinde figüranlık yaptı. Açılım sürecinde “İmralı’ya beni gönderin Öcalan’la ben görüşeyim” diyecek kadar kendini kaptırmıştı. FETÖ’nün çok önemsediği 12 Eylül 2010 referandumunda canla başla “Evet” için çalıştı. MHP Lideri Devlet Bahçeli Fethullah Gülen’i eleştirdi diye çıktı ve Başbuğ Türkeş’in ismini yalanlarına alet ederek "Sayın Türkeş ile baş başa sohbetlerimiz olurdu. Başbuğ cemaatlerin hepsine sempatiyle bakardı ama Fethullah Gülen Hocaefendi ve cemaatinin yeri daha bir farklıydı. Bana bire bir olarak 'Gülen cemaatine sahip çıkın’ dedi. Bu düşüncelerini sık sık diğer arkadaşlarımızla da paylaşırdı." açıklamasını yapmıştı. AKP’nin açılım sürecini bitirmesi, FETÖ ile arasının açılmasından sonra herhalde “buradan bana ekmek çıkmaz” düşüncesiyle CHP’ye katılmıştı. CHP’nin son dört yıldır PKK’ya ve FETÖ’ye yakınlığı bu Alaattin Aldemir gibilere adeta oksijen olmuştur.

Demokrat Ülkücüler” sıfatını kullanarak poz verenlerin MHP ve Ülkücü Hareketle hiçbir bağı yoktur. Onlar da zaten bu tür oyunlarda figüranlık görevi alabilmek için “sıfatımızın başına, sonuna Ülkücülük eklemezsek kimse bizi iplemez” diye düşündüklerinden dolayı kıçlarından bu tür sıfatlar uydurarak kendilerini pazarlamaktadırlar.

MHP “PKK Açılımına karşı çıkar” bunlar hemen karşı tarafta yer alır.

MHP “Fethullah Gülen’e haddini bildirir” bunlar hemen karşı tarafta yer alır.

MHP bir referandumda “Evet yahut Hayır” duruşu sergiler bunlar hemen karşı tarafta yer alır.

Ekrem İmamoğlu konusunda da yaptıkları budur. PKK ve FETÖ ne tarafta ise bunlar o tarafta durmanın zevkini yaşarlar. Önceden de böyleydi şimdi de böyle…

Zaten partiniz belli değil, fikriniz belli değil, karakteriniz belli değil. Gezmediğiniz parti, oluşum kalmamış. Ne diye Ülkücülük sıfatını korsan olarak kullanırsınız? Ülkücülük MHP’lilerin özel fikir kimliği. MHP’de değilsin ne halt yemeye bu kimliğini kullanırsın. Kendileri Ülkücülük sıfatını korsan olarak kullandıkları yetmiyor, bir de birçok insanın ismini o şahısların haberi olmadan isim listesine “Ekrem İmamoğlu’na destek veriyor” diye eklemişledir. O kişiler de şimdi suç duyurusunda bulunmaya başladı.

Yusufiye Vakfı Başkanı Recep Küçükizsiz’in başını çektiği grup aslında haftalar önce yaptıkları açıklamalarla çuvallamıştı.

Zaten böyle kameralar karşısına geçip Ekrem İmamoğlu’na destek açıklaması yapan bir Kandil’dekiler var, bir de bunlar…

Yaptıkları açıklamanın bir bölümü aynen şu şekildeydi: “Biz ülkücüler; Her yerde ve her zaman Hakk’ı tutmayı ve savunmayı ilke edinmiş insanlar olarak, Ekrem İmamoğlu’na yapılan bu haksızlığı kabul etmediğimiz gibi Adana’da Mühendislik Fakültesi’nde okurken ülkücü saflarda mücadele veren ve 12 Eylül sonrasında Adana Emniyet Müdürlüğü’nde bizlerle birlikte 64 gün işkence gören rahmetli amcası Ali Müdafa İmamoğlu’nun emaneti olarak da gördüğümüz için mağdur ve mazlum durumdaki Ekrem İmamoğlu’nu amcasının ülkücü arkadaşları olarak seçimlerde oylarımızı vererek destekleyeceğimizi kamuoyuna alenen ilan ederiz.”

Ekrem İmamoğlu’nun amcası üzerinden terör örgütü PKK’nın siyasi uzantısı HDP ile ittifak yapan, PKK’lı Selahattin Demirtaş’a büyük bir aşk duyan Ekrem İmamoğlu’nu aklamaya çalışıyorlar da amcası Ali İmamoğlu zaten ekonomik bunalımdan dolayı intihar eden ve bunun sebebi de Ekrem İmamoğlu olarak bilinen bir durumu var. Merhum Ali İmamoğlu’nun bizzat kardeşi Hasan İmamoğlu ve yeğeni Ekrem İmamoğlu tarafından intihara sürüklendiği Selami Haktan isimli yazar tarafından tüm detaylarıyla yazılmıştı. Selami Haktan, Ali İmamoğlu’nun maddi bunalım içinde olduğu süreçte, kardeşi ve yeğeni tarafından vefasızlık yaşadığı ve intihara giden sürecini o yazıda şöyle anlatıyor:

“İnsan darbe yese de ne de olsa aynı ananın evlatlarıyız diye kardeşine sığınır. Amca Ali İmamoğlu da öyle yapar ve abisi Hasan İmamoğlu'na gider, yardım ister. Fakat kapılar yüzüne kapanır. Son çare olarak yeğeni Ekrem İmamoğlu’na gider. Müteahhit, iş adamı, CHP Beylikdüzü ilçe başkanı Ekrem İmamoğlu'na... Borçlular kapıda, insan içine çıkacak yüzüm kalmadı Allah rızası için yardım et bana der. Sizce ne yapmıştır İmamoğlu?

Elinde büyüdüğü amcasına, kendi borcunu da yükleyerek içinden çıkamaz bir dert yumağına soktuğu amcasının yüzüne dahi bakmaz, kapı dışarı eder.

Adamcağızı kaderiyle baş başa bırakır.

Öz kardeşi ve elinde büyüyen yeğeni tarafından kandırılan, gururu incinen, onuru kırılan, borçlarıyla da başa çıkamayan Ali İmamoğlu’na hayat ağır gelmeye başlamıştır artık.

Arabasına atlayıp yıllar önce satın aldığı Büyükçekmece'deki kendi mezarına gider.

Son sigarasını içip, belinden çıkardığı silahıyla kendini vurarak intihar eder.

Bu hadiseden geriye 4 tane mektup kalır.

Ancak mektuplarda yazanları Ekrem İmamoğlu ve ailesi dışında bilen yoktur.

Çünkü ailenin diğer fertleri mektuplara Ekrem İmamoğlu’nun el koydurduğunu ifade ediyor.

Öz amcasını dolandırarak ölüme sürükleyen biri bugün İstanbul'u yönetme, Türkiye'yi kucaklama iddiasında. Baştaki soruyu tekrarlıyorum; öz amcanızı kucakladığınız gibi mi kucaklayacaksınız İstanbulluyu ve Türkiye'yi Ekrem İmamoğlu?”


Recep Küçükizsiz gibiler kendilerini pazarlamak uğruna merhum Ali İmamoğlu’nu istismar etmeye kalkıyorlar ama ortada işte böyle iğrenç bir vefasızlık var. Bir de utanmadan ihanet kılıflarına “Her yerde ve her zaman Hakk’ı tutmayı ve savunmayı ilke edinmiş insanlar olarak…” cümlesiyle başlıyorlar. Eğer iddialar doğruysa ortada amcasını intihara sürükleyen Ekrem İmamoğlu gerçeği var. Şimdi bu nasıl karaktersizlik ki, amcasını intihara sürükleyen Ekrem İmamoğlu’na yine amcasını istismar ederek oy istiyorsunuz?

Ekrem İmamoğlu’na Kandil, HDP, FETÖ, PKK’lı Demirtaş umut bağlamış da size ne oluyor? Gerçi bu sorunun cevabını yazı içinde vermiştim. Yıllardan beri PKK-FETÖ nerdeyse bu tipler onların yanında MHP düşmanlığı yapmaktadır.

Bağımsız Ülkücüler, Farklı Ülkücüler, Demokrat Ülkücüler” sıfatını kullananlar nerde ihanet var onların kucağında oturanlardır. PKK ve FETÖ ile yanyana gelmek bunlar için asla mesele olmaz. Yeter ki, MHP, Ülkücü Hareket ve Devlet Bahçeli düşmanlığı olsun orada…

Ülkücünün MHP’den başka partisi yoktur. Hayatları MHP ve Ülkücü Harekete ihanetle geçen dalkavukların “Bağımsız Ülkücüler, Farklı Ülkücüler, Demokrat Ülkücüler” sıfatlarıyla yaptıkları sadece ihanete kılıf ve kendilerini pazarlamaktır. Bunların bonservisi de her zaman FETÖ’nün elindedir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren ve imla kuralları ile
yazılmamış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yıldıray ÇİÇEK Arşivi
SON YAZILAR