Ermeniler, sivil halka saldırıyor

TÜRK KAPISI NAHÇIVAN -10-

Nahçıvan adının menşei hakkında bütün bu görüşlerden başka Prof. Dr. Fahrettin Kırzıoğlu’nun orta koyduğu ve günümüz Nahçıvanlı tarihçilerinin de genellikle kabul ettiği teze göre Nahçıvan adı; MÖ. Aras nehri boyunca bölgeye hâkim olan “nakhçler” adlı Türk boyunun adından gelmektedir. Orta çağ tarihçisi Moisey Horenli, Kafkasya’da yaşamış kabileleri sayarken bu “Nakhçe” boyundan bahsetmiştir.

BİRİNCİ DÜNYA SAVAŞI’NA KADAR

Mö. Sırasıyla Manna, Midiya, Atropetanya Devletleri içinde olan Nahçıvan, MS. Romalılar, Parfiyalılar ve Sasaniler’in savaş alanına çevrilmiş, VII. yüzyılın ortalarında da (MS. 640 yılında) araplar tarafından işgal edilerek hilafet merkezine bağlanmıştır. Bu dönemde bölgedeki nüfusun çoğunluğu İslamiyet’i kabul etmiştir.

IX. ve X. yüzyıllarda Nahçıvan, azerbaycan Feodal Devleti olan Saçiler (879- 930)’in, Sariler (941-965)’in egemenliği altında olmuştur. XI. yüzyılda ise selçuklular bu topraklara gelmişlerdir. XII. Yüzyıl başlarından 1175 yılına kadar Nahçıvan, Atabey Eldenizler Devleti’nin merkezi olmuştur. Bölge XIII. ve XVI. yüzyıllarda önce toktamış daha sonra timur orduları tarafından Moğol istilalarına maruz kalmıştır.

Nahçıvan daha sonra Akkoyunlu (1410-1468) ve karakoyunlu (1468-1501) hükümdarlarına karargâh olmuştur. XVI. yüzyılda ise Azerbaycan Safeviler Devleti’nin eline geçmiştir. (1501-1722)

XVII. ve XVIII. yüzyıllarda safevi-osmanlı savaşlarına sahne olmuştur. 1554 yılında Kanuni Sultan Süleyman Azerbaycan Seferi sırasında bu bölgeden geçmiş, III. Murat zamanında ise osmanlıların eline geçmiştir. 1603 yılında Tebriz’in Safeviler tarafından alınması üzerine iranlılara bırakılmıştır. XVI. yüzyılda şah abbas devrinde (1587-1629) Nahçıvan’a çok zarar verilmiş, birçok insan iran’a göç etmeye zorlanmıştır. Nahçıvan bu dönemde devamlı zarara uğramasına rağmen varlığını korumaya devam etmiştir.

XVII. yüzyılın ortalarında Azerbaycan birçok hanlıklara bölünmüştür. Bu hanlıklardan birisi de Kamerli’den Mehri’ye kadar Şerur, Daraleyez, Nahçıvan, Culfa ve Ordubad’ı içine alan Nahçıvan Hanlığı’nı. 1826-1828 yıllarında İkinci Rus İran savaşlarında ruslar Nahçıvan hanlığını ele geçirmişlerdir. Ruslar bir müddet sonra “Erivan eyaleti”ni kurmuşlar, eski türk yurdu olan ve nüfusunun çoğunu Türklerin teşkil ettiği bu araziye rusya hükümetinin çabalarıyla on binlerce ermeni ailesi getirilmiştir.

BİRİNCİ DÜNYA SAVAŞI YILLARI

28 mayıs 1918’de Nahçıvan, Azerbaycan Demokratik Cumhuriyeti’nin bir vilayeti haline getirilmiştir. Fakat o günlerde Azerbaycan Cumhuriyeti, karşılaştığı güçlükler nedeniyle Nahçıvan’a yeterince destek olamamıştır. Taşnak ermenistanı ise bu eski türk yurdunu her fırsatta ele geçirmeye çalışmıştır. Ermeniler Mondros Mütarekesi’ne kadar türk kuvvetlerinin bu bölgede olmasından dolayı saldırılarını gerçekleştirememiş, mütarekeden sonra türk askeri kuvvetlerinin bölgeden çekilmesini fırsat bilip saldırılarını yoğunlaştırmışlardır. Bölgede bu dönemde Müslüman Türk halkını korumak için küçük mahalli hükümetler kurulmuştur. Nahçıvan, 03-30 kasım 1918 tarihlerinde Aras Türk Hükümeti’nin, 30 kasım 1918-17 ocak 1919 tarihlerinde Kars İslâm Şurası Hükümeti’nin ve 12 nisan 1919 tarihine kadar da Güney Batı Kafkas Hükümeti’nin kontrolünde varlığını koruyabilmiştir.

Bu hükümetin yıkılmasından sonra kurulan Milli Komite’de Nahçıvan Hanı Cafer Guluhan ve oğlu Kelbelihan, Kazım Karabekir Paşa’nın bölgeye gönderdiği Halil Bey ile beraber ermenilere karşı omuz omuza savaşmışlardır.

Atatürk başta olmak üzere Kazım Karabakir Paşa gibi Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran kadronun daha Milli Mücadele’nin başından itibaren, hatta Birinci Dünya Savaşı içinde bile azerbaycan ve Nahçıvan ile ilgilendikleri görülmektedir. Özellikle ermenilerin bölgedeki faaliyetleri bu ilgi ve yardımları hep canlı tutmuştur. Ermenilerin azerbaycan topraklarına ve Doğu Anadolu’ya yönelik tacizleri üzerine daha 1917 yılında kafkasya Türkleri Musul’daki 6 ncı Ordu Komutanlığı’ndan yardım istemişlerdir.

Bu yüzden erzincan mütarekesi (4 aralık 1917), Trabzon Konferansı (14 Nisan) ve Batum Konferansı (4 Mayıs 1918) gibi görüşmelerde Kafkasya Türklerinin durumu hep ciddi bir ağırlığa sahip olmuştur. Bütün bu belgeler, hukuki bakımdan Osmanlı Devleti’nin Azerbaycanı, bu arada Nahçıvan’ı desteklemesine hukuki zemin hazırladı.

Bölgedeki ermeni saldırı ve katliamlarından bıkmış olan Müslüman-Türk ahalinin yoğun talepleri karşısında, osmanlı ordusunun komutanları bölgedeki gelişmeleri yakından takip etmişlerdir. Kazım Karabekir Paşa bu amaçla önce bölgeye yanında bir Topçu Yüzbaşısı (Hüsnü Bey) ve bir Piyade Üsteğmeni bulunan Binbaşı Halil Bey’i gönderdi.

Binbaşı Halil Bey ve ekibi, Nahçıvan’daki çalışmalarını kısa kesintiler olsa bile 1920 yılı yazına kadar sürdürdüler. Aslen tekirdağlı olan Halil Bey, Nahçıvan’ın nüfuzlu kişilerinden olan Mehmet Ali Bey’in kızı ile evlendi. Binbaşı Halil Bey, Yüzbaşı Hüsnü Bey aracılığı ile Nahçıvan’daki askeri teşkilatlanmayı yaparak, yerli kuvvetlerin savaş hazırlıklarını üst seviyeye çıkardı. Hüsnü bey Nahçıvan merkezde topçu teşkilatı kurdu.

Kısa bir süre sonra, yani 5 haziran 1918’de Karabekir Paşanın Erzincan, Erzurum ve Kars’tan kovduğu Ermeni Andranik ve çetesi Nahçıvan ve Güney Azerbaycan’a inip orada İngiliz Kuvvetleri ile birleşmek ve Türklere karşı savaşmak amacı ile Nahçıvan’a doğru hareket etti. Andranik, Gökçe Göl kıyısında bulunan Yelenovka Köyü-Şahtahtı-Şerur-Nahçıvan güzergâhını takip ediyordu. 20 haziran’da Nahçıvan şehrine ulaşan andranik önderliğindeki ermeni kuvvetleri, 4.000 piyade, 100 süvari, 8 makinalı ve 6 top’tan oluşuyordu ve önlerine çıkan güçleri def ederek Culfa Köprüsünü geçtiler ve hoy’un yakınında bulunan evoğlu köyüne ulaştılar. 24 haziran 1918’de hoy’un 3 km. güneyinde 4 üncü Osmanlı Kolordusuna bağlı 12 inci Piyade Tümeni ile başlayan savaşta andranik’in ordusu yenildi. Hoy kurtarıldı, güneye ilerleyerek ingilizlerle birleşmek isteyen 10.000 kadar silahlı Ermeni, Culfa Köprüsünden kuzeye atıldı.

Türk ordusundan bu ağır darbeyi yiyen andranik, acısını Nahçıvan ve ordubat’ın masum, sivil halkından çıkarmak istedi. Yaycı köyü Müslümanları Andranik’in kuvvetlerince kuşatıldı. Silahsız halk iran’a geçmek için aras nehrine doğru çekilmek istedi.

Fakat ermeniler suçsuz, günahsız halka saldırarak bin civarında kadın, çocuk ve ihtiyarı acımasızca katlettiler. Katliamın boyutları o kadar büyüktü ki; ölenleri defnedecek insan bulunamadı. Yaycı katliamından sonra andranik ve çetesi, yerli ermenilerle de birleşerek Müslüman-Türk köylerine saldırılarına devam ettiler.

Binbaşı Halil Bey, Andranik’in katliam yapa yapa Nahçıvan’a yaklaşması üzerine şerur ve şahtahtı halkını cihada davet etti. Bir hayli kuvvet toplandı. Doğal olarak bu kuvvetler, ancak kendi bölgelerini savunmak içindi. Nahçıvan şehrinin diğer bölgelere yardım yapma imkanı yoktu. Bunun üzerine osmanlı 9 uncu Ordu Komutanlığı, 11. Kafkas tümenini bölgeye gönderme kararı aldı. Bu arada Nahçıvan’daki müslümanlar türk subaylarının yardımları ile savunma hazırlıklarını genişletmeye çalışıyorlardı.

Türk ordusunun Nahçıvan’a yaklaşmakta olduğunu anlayan ve buna karşı bölgeyi onlara kaptırmadan rusya’nın hâkimiyetine sokarak kendi kontrolünde tutmak isteyen andranik, bu amaçla Sovyetlerin Kafkasya Komiseri Şaumyan’a müracaat etti. Andranik, “bolşeviklerin tarafını tuttuğunu ve Nahçıvan’da Sovyet Hükümetini kurduğunu” haber veriyordu. Şaumyan da 17 temmuz 1918’de bu haberi Lenin ve Stalin’e iletmiştir.

Aprakunis’te oturan andranik, Nahçıvan halkından silahlarını bırakarak teslim olmalarını istedi. Halk süre istedi. Andranik önderliğindeki ermeni çeteleri 17 temmuz’da Nahçıvan şehrinin 15 km. Uzağında bulunan Nehrem Köyüne saldırdılar. Savaşa çok iyi hazırlanan nehremliler ciddi bir direniş gösterdiler. Andranik kuvvetleri geri çekilmeye mecbur kaldılar ve Nahçıvan çayı kenarında mevzilendiler.

İstenen sürenin bitiminde Nahçıvan halkı silahlarını teslim etmeyi kabul etmeyince, andranik saldırıya geçti. Nahçıvan ve etrafı tam bir savaş alanına döndü. Savaşın en şiddetli anında 11 inci Kafkas Tümeni Nahçıvanlıların imdadına yetişti ve 20 temmuz 1918’de ermenileri mağlup etti. Ermeniler çekildi. Türk ordusu Nahçıvan’a girdi. Türk kuvvetleri önünde tutunamayan andranik, önce gorus, sonra da Zengezur (Sisiyan)’a gitti. Oradan da karabağ’a çekildi.

YARIN: SALDIRILAR ENGELLENDİ

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren ve imla kuralları ile
yazılmamış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ali GÜLER Arşivi
SON YAZILAR