MHP'li Semih Yalçın'dan Taha Akyol'a Sert Tepki

MHP'li Semih Yalçın'dan Taha Akyol'a Sert Tepki

MHP Genel Başkan Yardımcısı E. Semih Yalçın'dan Taha Akyol'a “ Hangi konuyu nasıl kamuoyuna arz edeceğimizi, nasıl açıklama yapacağımızı sizden öğrenecek değiliz. „

Hürriyet yazarı Taha Akyol; birçok meslektaşının yaptığı gibi, son günlerde Türkiye’nin bütün ağdalı gündemini bir kenara bırakarak zamanını ve mesaisini MHP’yle ilgili gelişmelere hasretmiş bulunmaktadır.

Bu hususun partimiz açısından olumlu yanı; MHP’nin Türk siyasetinde ne kadar vazgeçilmez ve kilit bir parti olduğunu, milletin vicdanında nasıl silinmez bir izi bulunduğunu göstermesidir.

Olumsuz yanı ise Taha Akyol’un, camiamız ve partimizle uzaktan yakından alakası kalmamasına rağmen; “Düğün olur iki kişiye, kaygısı düşer deli komşuya.” misali, MHP’nin meselelerine dair fikir yürütmeye başlamasıdır.

Taha Akyol’un hem iyi niyetten hem de aklıselimden mahrum çabaları, ne MHP’ye ne de müzmin muhaliflere fayda sağlayacaktır. Aksine, camiamızda kaosun derinleşmesini arzu eden çevrelere hizmet edecektir.

Taha Akyol’un, MHP’nin mahkeme kapılarına sürüklenmesi ve olağanüstü kurultay meselesi hakkındaki değerlendirmeleri gerçeği yansıtmamaktadır. Tespitleri hem isabetsizdir hem de muhaliflere destek amaçlı ve maksatlı ifadeler içermektedir.

Taha Akyol, kamuoyunda oluşturduğu “sağduyu sahibi yazar” imajını yıkacak ölçüde yanlı yorumlarla MHP Genel Merkezini suçlu göstermekte ve gelişmelerden sorumlu tutmaktadır. 

Akyol; MHP’yle ilgili tartışmaların, camiamızda oluşturulmaya çalışılan kaosun gerçek mesulleri dururken bütün her şeyin sorumlusu olarak parti yönetimini göstermektedir.

Gerçek şu ki MHP yetkili kurulları toplanmış ve büyük kurultay için karar almışken sözde muhaliflerin garip bir acullukla ve yangından mal kaçırırcasına olağanüstü kurultay dayatmaları, süreci buraya taşımıştır.

Mesele Yargıtaya intikal ettikten sonra, MHP Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli ve partimizin diğer sözcüleri tarafından “Yargıtaydan çıkacak karara saygılı olunacağı” kamuoyuna ilan edilmiştir.

Yargıtaydan olağanüstü kurultay kararı çıkınca da MHP Genel Başkanı, partimizin ve davamızın daha fazla zarar görmemesi amacıyla Tüzüğün kendisine verdiği yetkiye dayanarak 10 Temmuz’da seçimli olağanüstü kurultay kararı almıştır.

Hâl böyleyken Taha Akyol’un MHP’nin Tüzüğünü uygulayamadığı yönündeki iddiası hilafıhakikattir.

Sözüm ona hukukçu Taha Akyol’un satır aralarında, tek taraflı bakış açısı ve muhalifleri kollayan bir tutum gizlenmiştir. MHP hakkındaki son yazısı; Taha Akyol’un artık hakkaniyetli, tarafsız, sağduyu ve vicdan sahibi bir hukukçu olmadığını; bilakis “Doğan Medya hukuku”na göre kalem oynattığını ortaya koymaktadır.

Ayrıca 19 Haziran’daki korsan kongre hakkında tedbir kararı alan ilgili mahkeme, davalı olarak MHP Genel Merkezini kabul etmişse bu; MHP’nin kabahati değil, mahkemenin inisiyatifidir.

“Ankara’da hukuk var.” çığlıklarıyla bir süre önce Gemerek’ten çıkan kararları eleştirenlerin destekçisi Akyol’a sorulmalıdır:

Hani Ankara’da hukuk vardı? Son kararı alan mahkeme, Ankara’daki bir yargı mercii değil midir?

Sayın Akyol’un, MHP’de parti içi demokrasinin olmadığı iddiası da haksızdır. MHP, bu konuda geçmişte güzel örnekler vermiştir.

Vaktiyle MHP genel başkan adaylığına soyunan bazı isimler, Devlet Bahçeli’nin fevkalade hoşgörüsüyle adaylıklarını MHP Genel Merkezinde açıklamışlardır.

Devlet Bahçeli karşısında aday olarak yarışanların boylarının ölçüsünü de mahkemeler veya Genel Merkez değil, delegeler almıştır.

Delege iradesi demokrasinin tecellisi değil de nedir?

MHP’nin geçmişine ve geleceğine sırtını dönmesine rağmen eski günlerin hatırına camiamızın takip etmekte beis görmediği Taha Akyol, dost görüntüsünün arkasında muarız bir kalem olduğunu ispatlamıştır.

Anlaşılmaktadır ki uzun zamandır MHP yönetimine karşı içinde biriktirdiği nefreti ortaya dökmek için fırsat kollamış, bu fırsatı da olağanüstü kurultaylar kumpanyasıyla yakaladığını zannetmiştir.

Korsan kurultaya katılıp izlenimlerini kamuoyuna yansıtırken orada bulunmayan delegelerin varmış gibi gösterildiği noter rezaletini, yeterli sayıya ulaşılamadan kurultayın başlatılmasını görmezden gelmesi başka nasıl açıklanabilir?

Yapboz kanunlarıyla yargının insicamının bozulduğunu iddia ederken müzmin muhaliflerin MHP’ye hayat veren gelenekleri nasıl çiğnediğine ve tatminsiz ihtiraslarına kapılarak camiada insicamın bozulmasına nasıl yol açtıklarına hiç temas etmemesi başka neyle izah edilebilir?

Akyol; destek vermeye çalıştığı suni oluşumun, hem onu ısrarla sürdürenlere hem de destekleyenlere zarar verdiğini nasıl görmemekte veya neden görmek istememektedir?

Daha da kötüsü, en çok da sözünü ettiği “dava” mefhumunun muhalif hareket ve onu destekleyenler yüzünden zarar gördüğünü niçin göz ardı etmektedir?

Taha Akyol gibi sıkıyı görünce dava adamlığını bir kenara bırakıp kaçanların davadan söz etmesi manidardır. Eğer sağ kesimde dava kavramı sorunlu hâle geldiyse bunda Taha Akyol gibi zoru görünce davasından vazgeçip dünyalık ve çıkar denizlerine yelken açanların payı büyüktür.

Taha Akyol’un şimdi MHP ile alıp veremediği nedir?

Mensubu bulunduğu Holding’e bu kadar mı göbeğinden bağlanmıştır?

Çalıştığı müesseseye bu kadar yağcılık etmeyi; hangi onur ve haysiyete, hangi ahlaka sığdırmaktadır?

12 Eylül Askerî Darbesi’nden sonra Akyol’un MHP saflarını terk etmesi karşısında üzüntü duysalar da ilgi ve sevgilerini esirgemeyen Türk milliyetçileri, müzmin muhaliflere “kasten” destek vermesi karşısında “Bu muydu dava adamı? Şimdiye kadar bunun fikirlerine mi itibar etmiş, değer vermişiz? diyerek hayıflanmaktadır.

Görüldüğü gibi mezkûr şahıs, Milliyetçi Hareket Partisi’ni siyaset dışı bırakmak isteyenler kervanına katılarak sergilenen çirkin oyunun merkezinde yer almaktadır.

Milliyetçi-Ülkücü Hareket’in varlığından ürken ve rahatsız olan çevrelerle çok çabuk buluşmuştur. Aynı amaçta çerçevesinde buluştuklarının gayesi MHP’yi marjinalleştirmek, siyasetten ve Meclis’ten mümkünse tasfiye etmektir.

Biz bu oyunun figüranlarını tanıdık, taktıkları maskeleri yırtmak için geceyi gündüze kattık. Ancak Akyol gibilerin bunların arasında ne aradığını bir türlü anlayamadık.

Malum mahfillerden talimatlı bu mihraklar, MHP’ye yuvalanıp kontrol edeceklerini zannedecek kadar küçülmüş ve vicdanen dağılmışlardır.

Anlaşılan T. Akyol da bunlarla yol arkadaşıdır. Bu sebeple kendisi haline bakmadan, “MHP’nin hali” diye yazı kaleme alma pespayeliğini gösterebilmiştir.

Bu gibilerin alayı MHP’nin siyasetten tasfiyesini dört gözle bekleyen kırık ve çürük kalem sahibi medya simsarlarıdır. Bunlar gibilerinin olduğu yerde bereket olmaz ve çarpıtma bunların mesleği haline gelmiştir.

Doğan Medya vitrininde hukuk adamı kisvesine bürünüp tefsirişerifler(!) ve içtihatlar(!) yoluyla MHP aleyhinde hüküm veren Taha Akyol’un düştüğü acınası durum, “dava adamı” olgusunun “sorun” mahiyetini nasıl aldığı konusunda yeterince fikir vermektedir.

Taha Akyol; gazeteci ve hukukçu kimliğinin arkasına saklanarak MHP’ye salvo ateşi başlatacağına, önce MHP saflarından kopuşunun utancını temizlemeli ve ancak ondan sonra partimiz hakkında ahkâm kesmeye yeltenmelidir.

Kamuoyuna saygıyla duyurulur.

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.