MÜSLÜMANLAR, BÖYLE NEREYE?

Bidat ve şirklere gömüldük…

Hocaların, şeyhlerin ve şıhların hegemonyasında bir inanç dayatması…

Kur’an-ı Kerim ve Hz. Peygamber’in rehberliğini bırakmış, “ılımlı İslam” şeytanı olmaya sürüklüyorlar…

Kendilerini muhafazakâr/dindar addeden, yılbaşı kutlamasını Noel Baba/Hristiyan bayramı karışımı diye lanetleyen kitle, uzun zamandır 20 Nisan’da Hz. Muhammed’in doğum gününü kutluyor.

Miraç kandili, Regaip kandili, Ramazan bayramı, Kurban bayramı her sene 2 ay 10 gün devredip dururken, Hz. Muhammed’in doğum günü miladi 20 Nisan’a sabitlendi!

Devşirme Türköne’nin öncülüğünde FETÖ’cüler kendi amaçları uğruna Müslümanların teamülleriyle oynadılar.

Güya harf devrimiyle, bir gecede cahil bırakıldığı iddia edilen üslümanlar, bir kararla doğum gününü sabitlerken Cumhuriyet devrimlerinden şikâyetçi olmuyor nedense…

Önceleri Mevlit kandilinden sonra kutluyorlardı, 23 Nisan Milli Egemenlik ve Çocuk Bayramı törenleri sıradanlaştırıldıktan sonra 20 Nisan’a sabitlenmesi, AKP’nin bütün manevi dünyamızı yerle bir ettikten sonra resmi kurumları da devreye sokarak, bol bütçeli Diyanet Vakfı’nın kesesinden kutlanmasını sağladı.

Yıllardır bir Mevlit tutturuldu gider. Süleyman Çelebi’nin eseri ile başlayan hoca ve müezzinlerin kazanç kapısı, yıllar içinde ilahi denen dini müzikle bezendi. Yemeli içmeli, şişe sulu, ayranlı, pideli, yemekli ölünün-dirinin ruhuna adaklar sunulur oldu. Hem de son derece modern ses cihazlarıyla…

Akşama kadar evlenme programı, magazin yayınlayan kanallar, kandillerde milyona program yapan dinci profesörlerin duaları, camilerden ilahi seçmeleri ve azıcık da Kur’an’dan ayetlerin okunduğu programlarla halkı günahlardan arındırır oldu!

Bu gidiş nereyedir?

Sünnetinde, cenazesinde imama para veren, nikâhını kıyan din adamının cebine para sıkıştıran Müslüman kitle işlediği sevaptan, parayı alan devletten maaşlı imam da verdiği kamu hizmetinden memnun, helalinden iş yapmaktadırlar!

Müslümanlıkta ruhban sınıfı yokken, devletten bütçeli Diyanet’in yöneticileri milyarlık arabalarla gezmekte, günaha batmış birçok adam da cami yaptırarak âdem oğlunun nazarında göz boyamaktadır.

Güya, kutlu doğum haftası “anma ve aydınlanma” vesilesi imiş!

Yıllarca falanın filanın tarikatının emrinde köşeyi dönen şirketler, gazeteler, televizyonlar, bu inanç tüccarlığından ne zaman vazgeçecek? Ya da vazgeçer mi?

15-20 yıldır başımıza gelenler, fen liselerini İmam-Hatip lisesine çevirerek inanç sömürüsü yapanların eseridir.

Olan bitenler, Atatürk’ün ilim ve aklı öne çıkardığı Cumhuriyet’te saçma sapan bir kadın tesettürü yaratıp kadına şiddet ve cinayetin önünü alamayan yobazlığın eseridir.

Cumhuriyet Türkiyesi’nde, kutlu doğum haftaları kutlatan cemaat şeytanı, 15 Temmuz belasını açan şeytandır. Satrançla aklını bozmuş hikmeti kendinden menkul tuhaf kılıklı hocalara izin veren, ekranında pazarlayan kafa, geldiğimiz noktanın müsebbibidir!

Kur’an’da Kadir gecesi dışında bir özel güne işaret edilmediği halde, kutlu doğum haftası gibi bidatlerin önünü neden alamıyoruz?

Diyanet’in, İlahiyat Fakülteleri, MEB ve Belediyelerin şatafatlı programları ile yapılan bu uygulamalara son verilmelidir. Programlardaki gösteriş, dine aykırıdır.

Yılbaşı gecesi, Mekke’nin fethini kutlamaya kalkanlar, kutlu doğum haftasının “ılımlı İslam” oyununun parçası olduğundan haberdar mı acaba?

Bu programlar, AKP’nin mağdur ve mazlum edebiyatını cilalayan Büyükanıt’ın 27 Nisan muhtırasına muhatap olacak kadar şeytanidir!

Üstelik, Müslümanlık, sarık ve kara cüppeye de indirgenemez!

Müslümanlık, başını Acem sıkmabaşı ile kapatıp ayağına streç pantolon giydirilen kadınlara da indirgenemez!

Müslümanlık, Konya’daki Mevlevi dergâhında yapılan semanın sokaklarda, sahnelerde tiyatro gibi sunulmasına da indirgenemez!

Müslümanlık, Allah’ın son elçisi Hz. Muhammed’i beşeri yönetimlerin kralları, başbakanları, siyasetçileri gibi “devrimcilik”e indirgeyemez!

Müslümanlık, Allah’ın dininin dünyevi bir siyasete alet edildiği tarikat şeyhlerinin oyuncağı da değildir!

Parti liderine –hâşâ- peygamberlik vasıfları yüklemeye kalkan müşrikler Müslümanlığa indirgenemez!

Müslümanlık, Ramazan günü çiğnenen sakızın orucu bozup bozmadığı safsatasına da indirgenemez!

Ülkeyi dar-ül harpte görme fitnesi çıkarıp Cuma namazı kılan münafıklık da Müslümanlığa indirgenemez!

Şerefli Müslüman Türklük, Arap seviciliğine indirgenemez!

21. Yüzyıldaki bu gaflet, bu cehalet, bu şirk, bu İsevi düşkünlüğü niyedir?

Ey Müslümanlar, böyle nereye?

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren ve imla kuralları ile
yazılmamış yorumlar onaylanmamaktadır.
Mustafa ÖNDER Arşivi
SON YAZILAR