Rusların, Türk Ermenileri planı

ERMENİ TERÖR ÖRGÜTLERİ VE ERMENİLERİN YAPTIĞI KATLİAMLAR (4)

Ermeni komitelerini ve gönüllülerini birtakım vaatlerle teşvik, tahrik eden ve silahlandırıp Osmanlı Devleti’ne saldırtan Batılı devletlerin başında Rusya gelmiş ve onu Fransa, İngiltere ve Amerika takip etmiştir.

Eçmiyazin Katogikosu, Rus Çarı II. Nicolas’i “Ermenilerin hamisi” olarak ilan ederken, resmî yayın organı Ararat’ın Ağustos 1916 nüshasında Katogikosluk, “Bütün Ermenilerin malen, bedenen Rus ordularına yardım etmeleri gerektiğini” yayımlamıştır. Rus Çarı ise, Ermenilere hitaben yayımladığı beyannamede şöyle bir ifade kullanmıştır:

Ermeniler! Doğudan Batıya kadar büyük Rusya’nın bütün ahalisi davetimizi büyük bir saygıyla kabul etti. Ermeniler, birçoğunuzun altında ezildiği ve ezilmeye devam ettiği beş asırlık istibdattan sonra hürriyete sahip olacağınız saat geldi. Ruslar, Ermeni evladını büyük bir iftiharla hatırlıyor. Lazaroflar, Melikoflar ve benzer Ermeniler Slav kardeşlerinin yanında vatanın gelişmesi için savaşmışlardı. Asırlardan beri devam eden sadakatiniz benim için bu büyük günde de bütün vazifelerinizi sarsılmaz bir iman ve kanaatle ifa edeceğinize ve gerçek davamızın ve silahlarımızın kesin zafere ulaşması için çalışacağımıza bir delildir. Ermeniler! Çarlar hükümetleri altında kan kardeşlerinizle birleşerek nihayet hürriyet ve adalet nimetlerine kavuşacaksınız.

Çarın bu beyanı üzerine, Ermenilerin bir kısmı Türklere karşı savaşan Rus ordularına katılırken birçokları da mallarını, mülklerini satarak gönüllü alaylarına iştirak etmişlerdir. Bu sonuncular, bölgeyi iyi tanıdıkları için hem Ruslara rehberlik etmiş hem de sabotajlar yapmışlardır. Rusya, Ermenileri sadece propaganda yoluyla desteklemekle kalmamış, onlara silah ve cephane temin etmiş ve millî imkânlar sağlamıştır. Bu husus 1915 Şubatında Tiflis’te yapılan Taşnaksutyun Partisi Millî Kongresi’nde askerî temsilci tarafından şu şekilde ifade edilmiştir:

BÜYÜK OYUN

Bilindiği gibi savaşın başında Rus hükümeti, Türk Ermenilerini silahlandırmak, talim yaptırmak ve savaş zamanında ülkenin içlerinde isyan çıkarmanın ilk masrafları olarak 242.900 ruble vermişti. Gönüllü müfrezelerimiz Türk ordusu zincirini yararak geçmek ve isyancılarla birleşerek geride ve cephede, mümkün olduğunca da düşmanın arasında, yani Türkiye’de anarşi çıkarmak ve bütün bunlarla Rus ordularının ilerlemesini ve Türkiye Ermenistanı’na hâkim olmasını sağlamak zorundaydı. Rus Hükümeti, Ermeni siyasîlerine üzerlerine aldıkları görevleri yani zamanında yani zamanı geldiğinde Türk Ermenistanı’nda isyan çıkartması şartıyla kendi meselelerini serbestçe müzakere etmelerine ve isteklerini dile getirmelerine izin vermiştir.

Ermeni gönüllülerinin, çetelerinin cephede ve cephe gerisinde yaptıkları faaliyetlerle ilgili Dâhiliye Nezaretiyle Üçüncü Ordu Komutanlığı ve Başkomutanlık arasındaki yüzlerce yazışma Genelkurmay Başkanlığı Arşivi’nde bulunmaktadır.

Ermenilere verilen destek konusunda, İngiltere, Fransa ve Amerika da Ruslardan geri kalmamışlardır. Devletin son çare olarak başvuracağı tehcir olayı daha gerçekleşmeden birkaç ay önce İtilâf Devletleri donanmaları Çanakkale’de harekâta başlamışlar ve Rusya gibi Fransa ve İngiltere de “küçük müttefikleri” Ermenileri harekete geçirmişlerdir.

Her ne kadar Berlin Kongresi’nden beri Rusya, İngiltere ve Fransa tarafından Ermeniler lehinde bir “ıslahat” ısrarla müdafaa edilmiş ve çeşitli vesilelerle bağımsız Ermenistan için vaatlerde bulunulmuş olmasına rağmen savaş başlar başlamaz yapılan gizli antlaşmalarda özellikle 26 Nisan 1916’da yapılan Sykes ve Picot Antlaşması’nda Ermenilere vaatedilen bölgeler de bu üç devlet arasında paylaşılmıştır. Buna göre Karadeniz kıyılarıyla Trabzon’un batısından itibaren geçen hat, Erzurum, Van, Bitlis, Muş ve Siirt yöreleri Rusya’ya, Çukurova (Kilikya), Harput ve Sivas yöreleri de Fransa’ya bırakılmıştır. Hâlbuki bu tarihlerde eski Osmanlı Hâriciye Nâzırı Noradunkyan Gabriel Efendi ve Bogos Nubar Avrupa başkentlerinde bağımsız Ermenistan hayalini gerçekleştirmek için temaslarda bulunuyorlardı.

AMERİKA’NIN TUTUMU

Tarihte Rusya hep doğu Hristiyanlarının; İngiltere, Fransa ve Amerika Birleşik Devletleri de küçük milletlerin koruyucusu olarak gösterilmek istenmiştir. Ermeniler konusunda savaş sırasında Amerika’nın tutumu, daha sonra adı geçen Avrupa devletlerininkinde olduğu gibi, bu tutum değişmemiştir. 8 Haziran 1915 tarihinde Amerika’da yayımlanan Arzk gazetesinde bu husus şöyle telkin edilmiştir: Birkaç kişiden oluşan bir Ermeni heyeti, sözde “Ermeni katliamını” önlemek için Roosevelt’ten bir konuşma yapmasını istemiştir. Roosevelt ise bu isteğe şöyle cevap vermiştir:

Vekillerim bu sıralardaki toplantılarda konuşmama izin vermiyorlar. Yalnız şunu söyleyeyim ki, şu sırada başkan olsaydım, Ermenilere gerçekten yardım edebilecektim. Ben, bağımsız bir Ermenistan görmek arzusundayım. Amerika’daki vatandaşlarınıza söyleyin, hürriyeti başkalarından beklemesinler. Hürriyeti bizzat kendileri elde edecekler Ermenilerin silah kullanma eğitimiyle uğraşmalarını telkin ediniz...

Batılıların Ermeniler adına, fakat sadece emperyalist menfaatleri için uyguladıkları bu ikiyüzlü politikaları, İngilizlerin ve Fransızların güney ve Güneydoğu Anadolu’daki savaşlarda ve Ermenilere çıkarttıkları isyanlarda açık bir şekilde görmek mümkündür.

SAVAŞTA ERMENİ İSYANLARI, MEZALİM VE KATLİAMLARI

Savaş öncesinde Rusya’nın, Ermeni komiteleri, kiliseleri, okulları ve çetelerin yürüttükleri propaganda, teşkilatlanma ve silahlanma faaliyetleri, savaş başlar başlamaz hemen uygulamaya konulmuştur. Bu amaçla Rusya’da, Kafkaslar’da toplanan “gönüllü subayları”na siyasî sebeplerle Rus Hükümeti tarafından Sibirya’ya sürülmüş 180 Ermeni ile Osmanlı Devleti’nden birçok kişi katılmıştır. Bunların en faal reisleri ise, savaş başlarında Rusya’ya kaçan ve “Armen Garo” takma adını kullanan Osmanlı Erzurum Meb’usu Karakin Pastirmaciyan, Antranik (General), Zangezorlu Şabaş Orbelyan, Yüzbaşı Melik, Karabağlı Avan Han (General), Tarahanof Kardeşler, Atabekof, Monuşak Kadin, Arkepiskopos Manuçaryan, Doktor Paşayan, Sarkis Minasyan, Sarkis Parsehyan, Şahrikyan, Hajak, Hraç, Zohrap, Murad (Hamparsum Boyaciyan), Osmanlı Van Meb’usu ve Taşnaksutyun yetkililerinden V. Papazyan idi.

Sınır içinde ve dışındaki Ermeni komiteleri ve çetelerinin yaptıkları faaliyetler ise, Osmanlı ordusundan silah ve cephanelerle firar etmek, aktif gücü savaşta bulunan köy ve kasabalarda katliam, mezalim yapmak; evleri, tarım ürünlerini, hayvanları yakmak, öldürmek, savaşan Türkleri bu şekilde tedirgin ederek cepheyi terke zorlamak; cepheden dönen yaralı, sakat askerleri katletmek; askerî sevkiyat ve ikmal yollarını ele geçirmek; Ermenilerden ve bazı aşiretlerden gönüllü olarak veya zorla çeteler teşkil ederek cephe gerisinde Osmanlı ordusunu vurmak, İtilaf Devletleri lehine casusluk yapmak; onların ordularına katılmak; tahliye edecekleri köyleri, kiliseleri, gayrimenkulleri ve ürünleri yakmak, tahrip etmek ve suçu Müslümanlara yüklemek; Müslümanların moralini bozacak propagandalar yapmak ve ele geçirdikleri yerlerde hemen teşkilatlanarak Ermeni hâkimiyetini kurmaktır.

Bu amaçlarla teşkilatlanmaları sağlanan Ermeniler, seferberlik ilan edilir edilmez hem Osmanlı toprakları içinde hem de dışında hemen harekete geçmişler; gönüllüler, çeteler halinde Kafkaslar’da ve Anadolu’nun birçok yerinde yüz binlerce Müslüman’ı, yaşlıları, çocukları, kadınları, kızları, cepheden dönen yaralıları, sakatları sistemli olarak katletmişler; köyleri, kasabaları yakmışlar, yıkmışlar; orduyu arkadan vurmaktan, ikmal yollarını kesmekten, önlerine gelen her şeyi tahrip etmekten kendilerini alamamışlardır. Faaliyetlerine katılmayan Ermenileri ve Türk olmayan diğer unsurları da öldürmekten çekinmemişlerdir. Böylece Zeytun (Süleymanlı-Maraş)’da, Kayseri’de, Bitlis’te, Van’da, Muş’ta Diyarbakır’da, Ma’muratü’l-Aziz’de, Erzurum’da, Sivas’ta, Trabzon’da, Ankara’da, Adana’da, Urfa’da, İzmit-Adapazarı’nda, Hüdavendigâr (Bursa)’ da Musa Dağı’nda vs. insan akıl ve mantığının kabul edemeyeceği vahşetler sergilenmiştir.

Batılı emperyalistlerin bugün görmezden gelmeye çabaladıkları, Ermenilerin savaş içerisinde gerçekleştirdikleri olaylar, bölge bölge şu şekildedir. Elbette buradaki “olay” kelimesi, suçsuz günahsız insanların katliamı, zulme uğraması, yerinden yurdundan edilmesidir.

YARIN: ZEYTUN (SÜLEYMANLI) OLAYLARI

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren ve imla kuralları ile
yazılmamış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum
Ali GÜLER Arşivi
SON YAZILAR