MHP'li Vural'dan Sert Tepki: Derhal İstifa Etmeli
Ankara Cumhuriyet Savcısı’nın muhalif basının susturulmasına yönelik talimatına siyasilerin tepkisi sert oldu.
Skandalı, ‘cinnet hali’ olarak yorumlayan muhalif isimler, talimatın haberleşme özgürlüğüne, demokrasiye fiili darbe olduğunu söylüyor. Böyle bir skandalın seçimin meşruiyetini yok edeceğini anlatıyor. Son anketlerde oy oranlarında ciddi düşüş yaşandığı ileri sürülen AKP, iktidarını muhalif basını susturarak sürdürmek istiyor. Geçtiğimiz günlerde ortaya çıkan Ankara Savcısı Serdar Coşkun’un bu yöndeki talimatı kamuoyunda ciddi tepkiye neden oldu. Muhalefet partisine mensup ve bağımsız vekiller asıl susturulmak istenenin muhalefet olduğunu söylüyor. MHP Grup Başkan Vekili Oktay Vural, Anayasal Düzene Karşı İşlenen Suçlar Bürosu Savcısı Coşkun’un, Ulaştırma Bakanlığı’na muhalif medyayı susturma talimatı göndermesini ‘cinnet hali’ olarak yorumluyor. İşte siyasilerin görüşleri: MHP Grup Başkan Vekili Oktay Vural: “Bu savcı kendisini ne zannediyor? Bunlardan savcı mavcı olmaz. Hukuk adamı olmaz. Medyayı susturmak, AKP’nin diktatörlüğünü kabul etmektir. Bir hukuk adamı nasıl böyle yapabilir? Türkiye’nin haberleşme özgürlüğüne darbe olduğu gibi bu bir demokrasi darbesidir. Seçim dönemi içinde bir savcının bunu istemesi, doğrudan doğruya fiili bir darbe girişimidir. Medya, halkın bilgi edinme gücüdür. Haberleşme özgürlüğünün en önemli unsurudur. Bunu susturmak demek, haberleşme özgürlüğünü ortadan kaldırmak, seçime darbe vurmak demektir. Artık bu akıl alacak bir şey değil. Bu cinnet hali. Türkiye’de baskı, tehdit, şantaj, AKP döneminin bir numaralı icraatı olmuştur. Yani bir milletin hukukunu koruması gereken savcı, milletin hukukunu ayaklar altına alıyorsa bu milleti kim koruyacak? Nerede hukukun üstünlüğü? Bu, Türkiye’nin hukuk devleti olmaktan çıktığını ortaya koyuyor. Buna cüret etmek akıl alır gibi değil! Bunu yapmak bile bir tehdittir. Bir savcının bunu yapmış olması bile bir tehdittir. Başlı başına seçime ve millete bir darbedir. Bu savcı hakkında HSYK ne yapacak?” NE PAHASINA OLURSA OLSUN İKTİDARI İSTİYORLAR Eski Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay: “Bir savcının böyle soyut bir talepte bulunma yetkisi yoktur ama birileri bu tür haberlerle hem gözdağı vermeye, muhalefetin her kesimine gözdağı vermeye hem de bu tür akıl dışı olaylara bir anlamda toplumu hazırlamaya çalışıyorlar. Savcıların bu tür talepleri varsa bunları mahkemeye yapmaları gerekir. O açıdan haberin doğru olmamasını hem temenni ediyorum hem de olmayacağını tahmin ediyorum ama hırsızları kovalayan polislerin tutuklandığı, yolsuzlukları soruşturan savcıların tutuklandığı, kararları yüzünden hakimlerin tutuklandığı bir ülkede herhangi bir farklı konu için ‘olamaz’ demek de son derece zor! Şu anda artık Türkiye yönetimi için dünyanın bir önemi kalmadı. Bugünkü iktidar, her ne pahasına olursa olsun seçimi kazanmaya çalışıyor. Özellikle bir kişi açısından seçimi kazanıp kazanmamak, ‘ya devlet başa, ya kuzgun leşe’ atasözünün anlamını içeriyor. Bir kere içeride hukuk tamamen askıya alındı Türkiye’de. Anayasa ve hukuk devletinin bütün ilkeleri askıya alındı. Uluslararası saygın kamuoyu örgütlerinin yaptığı değerlendirmeler de yine bu arkadaşlarımız için bu saatten sonra bir anlam ifade etmiyor. Her ne pahasına olursa olsun seçimi kurtarmayı ve zaman kazanmayı hesaplıyorlar. Korkarım yakın bir gelecekte uluslararası hukuk sistemi de birçok konuda Türkiye’yi sorgulamaya başlayacak. Bir kişisel hırs, tamahkârlık, açgözlülük ve arsızlık sonucu geldiğimiz nokta gerçekten hazindir.” ANAYASA; ‘BASIN ARAÇLARINA EL KOYAMAZSINIZ’ DİYOR CHP İzmir Milletvekili ve Parti Meclis Üyesi Aytun Çıray: “Seçime sayılı günler kala basının tamamen susturulması ve el konulması tehditleri savruluyor. Seçimi kaybedeceğini anlayan AKP, milletin, muhalefetin sesi ve soluğunu keserek ülkeyi sözün bittiği yere götürmek istiyor. Bir seçime giderken milletin haber alma özgürlüğü kısıtlanırsa o seçimin demokratik meşruiyeti tartışılır. AKP’nin basını nasıl yönlendirmeye çalıştığını gördük. ‘Alo Fatih’ hatlarıyla üst düzeye nasıl emirler verildiğini tapeler ortaya koydu. Şimdi bunlar yetmedi, devletin ‘Kırmızı Kitap’ına ‘paralel medyaya el konulması’ da sokulmuş. Bu ne demek? ‘İşime gelmedi. Benden yana yayın yapmadın. Hop bir paralel medya yaftası ve pat el koydum’ demek. İnternet medyasının altyapısını yok etmek demek. Kaybedeceğini anlayan zihniyet Anayasa’yı askıya almaya devam ediyor. Anayasa’nın 30’uncu maddesi diyor ki; basın araçları, suç aleti olduğu gerekçesiyle zapt ve müsadere edilemez veya işletilmekten alıkonulamaz. Zaman
yazılmamış yorumlar onaylanmamaktadır.