Türk kadınını hak ettiği yere taşıyacağız

MHP KAÇEP 1. TOPLUM, KADIN VE ŞİDDET SEMPOZYUMU’NUN ARDINDAN -3

Ülkü Ocakları Eğitim ve Kültür Vakfı Genel Başkanı Sinan Ateş: Türk kadını, milli kültürün ve terbiyenin aktarıcısı, kültür namusunun emanetçisi ve yeni medeniyetin kurucusudur. Bu kapsamda kadınlarımız sadece doğurganlıklarıyla değil, milletin kültür kodlarının yeni nesillere aktarılmasındaki rolleriyle de milletin varoluşunun ve sürekliliğinin teminatıdır. Türk kadınının kültürel, siyasi ve ekonomik konumunun güçlendirilmesini önemli görüyoruz.

ÜÇ gün süren sempozyumda özellikle ilk gün gerçekleştirilen Sayın Deniz Depboylu’nun yönettiği ve MHP kadın milletvekillerinin konuşmacı olarak katıldıkları “Açılış Paneli”, MHP’nin kadın meselesi ve kadın konusundaki siyasi vizyonunu ortaya koymuştur. Sayın Nevin Taşlıçay, Sayın Arzu Erdem, Sayın Esin Kara ve Sayın Ayşe Sibel Ersoy panelde, kadınlarımızın iş hayatındaki konumları ve sorunları, kadın istihdamı, tarihi süreç içindeki Türk kadın kahramanlarımız, kadına yönelik şiddet konularında yapılması gerekenler ve kadınlarımızın siyasi partilerimizde ve parlamentoda temsili ile ilgili güncel durum ve yapılması gerekenler konusunda doyurucu bilgiler verdiler.

Bu kapsamda panelin son gününde gerçekleştirilen “Kapanış Paneli” de dikkatleri çekmiş, ilgili ile izlenmiş, çok sayıda soru ve katkı ile interaktif bir oturum olmuştur. MHP Genel Başkan Basın Danışmanı Sayın Deniz Güçer’in yönettiği bu panele konuşmacı olarak daha çok MHP’yi izleyen basın mensupları konuşmacı olarak katılmışlardır. Bu panelde, Sayın Şebnep Bursalı (ATV, Sabah gazetesi), Sayın Ebru Karatosun (Türkiye gazetesi), Sayın Nur Banu Aras (Yeni Şafak gazetesi), Sayın Selda Güneysu (Cumhuriyet gazetesi) ve Sayın Saliha Çolak (Habertürk) dikkat çeken sunumlar yapmışlardır. Özellikle kadın gazetecilerimiz, muhabir, yazar ve yönetici olarak basında yaşadıkları olaylardan da örnekler vererek kadın ve kadınlarımızın sorunlarına bakış açılarını ortaya koymuşlardır. Bu kapsamda yazılı ve görsel medya ile sosyal medyanın kadına yönelik şiddet konusundaki tutumlarının kadın algısına ve sorunlarına nasıl bir etki yaptığını örnek olaylar ve görsellerle anlatmışlardır.

YÜZEYSEL BİR KADIN MODELİ OLAMAZ

Sempozyumun dikkat çeken oturumlarından ikisi de özel konferanslar olmuştur. Son günlerde Sayın Devlet Bahçeli Bey’in liderliği konusunda yaptığı çalışmalarla ülkemizde ve dünyada dikkat çeken, bildirileri ödül alan Sayın Prof. Dr. Bilgehan Gültekin’in sunduğu, “Kadına Dönük Şiddetle Mücadelede Bir Siyasal Liderlik Modeli: Devlet Bahçeli” başlıklı konferans büyük ilgi çekmiştir. Sayın Bahçeli’nin bilge liderliğinin toplumsal sorunlarımıza karşı bilinç oluşturulmasında ve bu sorunların çözümünde nasıl bir sonuç doğurduğu, liderlik bilimi bakımından örnek sözler ve davranışlarla anlatılmıştır.

Sempozyumun dikkat çeken sunumlarından biri de Ülkü Ocakları Eğitim ve Kültür Vakfı Genel Başkanı Sayın Dr. Sinan Ateş tarafından verilen “Ülkü Ocaklarının Kadın Vizyonu” başlıklı konferansı olmuştur. Türkiye’nin en yaygın, en etkili ve en teşkilatlı gençlik yapılanmasının genel başkanı olarak Sayın Sinan Ateş kadın meselesi ve kadın sorunlarına tarihi, kültürel, manevi bir bakış açısıyla çok doyurucu bir sunum gerçekleştirmiştir. Ülkü yolunda kadın şehitleri olan ve teşkilat yapısı içinde “Asena Birimi” bulunan Ülkü Ocaklarımızın kadın meselemizi güçlü bir şekilde sahiplenmesi, Genel Başkan düzeyinde bu mesele ilgili vizyonun ortaya konulması tüm izleyicilerin dikkatini çekmiştir. Sayın Ateş, konferansında Türk tarih ve kültürü ile İslam anlayışında kadının konumunu örnek şahsiyetlerle anlattıktan sonra Ülkü Ocaklarının kadın meselesine bakışını ve konuyla ilgili yapılan hizmetleri şu şekilde ifade etmiştir: “(…) Türk kadını millî kültürün ve terbiyenin aktarıcısı, kültür namusunun emanetçisi ve yeni medeniyetin kurucusudur. Bu kapsamda kadınlarımız sadece doğurganlıklarıyla değil, milletin kültür kodlarının yeni nesillere aktarılmasındaki rolleriyle de milletin varoluşunun ve sürekliliğinin teminatıdır.

Türk kadının kültürel, siyasi ve ekonomik konumunun güçlendirilmesini önemli görüyoruz. Vatanın ve milletin bekası için vefası, imanı, aklı, nezaketi, merhameti ve sabrı ile münevver Türk kadınlarının yetiştirilmesi gerekmektedir. Türk kadını, şüphesiz ki milletinin en karanlık günlerinde evinden, evladından, eşinden ve canından vazgeçerek taşıdığı her mermiyle Millî Mücadele’nin seyrini değiştirdiği gibi, yetiştireceği her bireyle de milletimizin mukadderatına eşsiz katkılar sağlayacaktır.

Türk milliyetçileri olarak maddeye dayalı, maneviyatı eksik, yüzeysel bir kadın modelini kabul edemeyiz. Millî kültürümüzün merkezinde olduğu Türk toplum yapısına uygun bir kadın ve kadın hakları anlayışı geliştirmeliyiz. Bu çerçevede, göreve atandığımız ilk gün yönetimdeki arkadaşlarımla yaptığımız toplantıda “Ülkü Ocaklarında ne kadar erkek kardeşimiz varsa o kadar da hanım kardeşimiz olacak. Kadın; anadır, bacıdır, yardır. Ülkü Ocaklarına da kadın eli değecek. Ülkü Ocaklarının her kademesinde hanım kardeşlerimizi, asenalarımızı görmek istiyoruz” demiştim. O tarihten bugüne kadar geçen süreçte, hamdolsun, bu kapsamda pek çok çalışma yaptık ve ciddi yol kaydettik. Asırlara dayanan Türk medeniyetinin temsilcisi olan hareketimiz, milli kültürümüzün ve geleneğimizin bir devamı olarak, Türk kadınının içtimai statüsüne büyük ehemmiyet vermektedir. Bu şuurla “Türk kadınını hak ettiği yere taşımayı” en önemli gayelerimizden biri olarak belirledik. Kadim Türk kültüründen ve İslam ahlakından feyzini alan; modern çağın ilmine ve idrakine de uygun bir güzergâhta ilerleyen Türk milliyetçiliği hareketi bu müktesebata, kurumsal ve ideolojik çerçeveye fazlasıyla sahiptir.

TÜRK KADINI BAŞTAN AŞAĞI HAYA VE EDEPTİR

Yaptığımız çalışmalarda Türk örf ve ananelerine uygun bir şekilde, 5000 yıllık tarihimizden edindiğimiz tecrübenin ışığında, 20. yüzyılda Türk milliyetçiliğine fikirleriyle yön veren çok kıymetli düşünürler, fikir ve aksiyon adamlarının işaret ettiği yönde, Başbuğumuz Alparslan Türkeş ile Liderimiz Devlet Bahçeli’nin ilhamını verdiği “Edep ve Nezaket Medeniyeti” tasavvurundan hareketle kadınlar konusundaki vizyonumuzu da oluşturduk. Ülkü Ocakları, sağlam imanı ve tarih şuuruyla derinlikli düşünebilen, sorgulayan, dünyadaki tüm sosyal ve siyasi gelişmelerden haberdar, kültürlü bir Türk kadını tasavvur eder. Sanatla yakından ilgili, en az bir yabancı dile hakim, entelektüel kadın hüviyetini öne çıkarır. Kadınlara hürriyet anlayışımız, “ahlak ve hayâ” duygularını merkezine alır. Bizim için saf ve temiz, kültürel üretkenliği ve koruyuculuğu anneliğinde cisimleşmiş “Türk kadını” baştan aşağı hayâ ve edeptir. Çünkü iffet, cesaret, fazilet ve sadakat timsali olan Türk kadınının bu özellikleri tarihe defalarca not düşülmüştür.

Değerli Dinleyiciler,

Türk-İslam medeniyetinin tarihi birikimini tevarüs eden Ülkü Ocakları, kurulduğu günden itibaren kadınlara yönelik önemli faaliyetler gerçekleştirmiştir. Öyle ki Türk siyasi hayatı için en zorlu zaman dilimlerinden olan 1970’li yıllarda bile kadınlarımız bir cesaret örneği göstererek faaliyetlerine devam etmiş, davaları uğruna canlarını feda etmekten geri durmamışlardır. Teşkilatçılık faaliyetlerinin yanı sıra en güçlü silahın fikir, en güçlü fikrin ise Türk milliyetçiliği olduğunun bilincinde olarak gelecek nesillere yol açmak amacıyla “Bizim Gergef”, “Ananın Sesi”, “Ayzıt” gibi dergiler çıkarmış ve bu sayede seslerini geniş kitlelere duyurmayı başarmışlardır. Günümüzde ise Liderimiz Sayın Devlet Bahçeli’nin; “Kadın vatandır, kadın ülkedir, kadın gelecektir, kadın gelecek nesillerin güvencesidir.” sözleri ışığında hareket eden Ülkü Ocakları kadının toplumsal görünürlüğü noktasında önemli atılımlara imza atmıştır. 2019 yılı itibariyle, bütün ocaklarımızda mevcut olan “Asena Birimi” haricinde, var olan sair birimlerde de kadınlarımızın yer almasına önem verilmekte ve ocaklarımızın yönetiminde söz sahibidir. Bu kapsamda Genel Merkezimizde düzenlenen “Şefika Gaspıralı Eğitim Akademisi”ne de değinmek istiyorum:

Şefika Gaspıralı; Türk dünyasının büyük Türkçü düşünürü, eğitimci, aydın bir kişi olan; Usulü Cedit isimli eğitim hareketini başlatan İsmail Gaspıralı’nın kızıdır. Bunun ötesinde Rusya’daki Türk kadın hareketinin öncüsü, yalnızca Kırım’daki değil, Müslüman kadınların tamamının eşit haklara sahip olması için çareler arayan, kadınların eğitimini ve bağımsızlığını savunan, üstün yetenekli, çalışkan, entelektüel, yüreği eğitim ve medeniyet şevki ile coşan, ileri görüşlü, Türkçü, ömrünü milli mücadeleye adamış, milletin ve ülkenin bağımsızlığı için kendisini feda eden bir kadındır.

GÖRDÜĞÜMÜZ HER ŞEY KADININ ESERİDİR

Biz de onun fikirlerini ve ismini yaşatabilmek, izinden gidebilmek, geleceğe donanımlı, bilgili, güçlü bir nesil yetiştirebilmek adına Ülkü Ocakları Genel Merkezi bünyesinde bu akademiyi gerçekleştirdik. Bu akademide belirlenmiş olan dokuz ana konu başlığı çerçevesinde iki ana grupta (ortaöğretim ve lisans grubu), kadın teşkilatımıza alanında uzman hocalarımız tarafından eğitimler verdirdik. Fikir atölyeleri gerçekleştirdik. Geçtiğimiz günlerde de “Yusuf Has Hacip Akademisi”ni faaliyete geçirdik. Burada da kadınlarımıza özel kontenjan ayırdık.

Akabinde başlatılan “Çiçekler Büyür” isimli projeyle de illerde bulunan genç kızlarımıza eleştirel bakış açısı kazandırabilmek maksadıyla kritiği yapılması gereken kitaplar önerdik. Ülkü Ocakları, kurum içi eğitime yönelik bu çalışmaların yanı sıra, kadınların toplumsal sorunlarına yönelik çözüm arayışları geliştirmekte ve bu minvalde kamuoyu oluşturmaya yönelik faaliyetlerde bulunmaktadır. Toplumun yarısının kadınlardan müteşekkil olduğunun bilincinde olan Ülkü Ocakları, kadını geri planda bırakan bir hareketin başarılı olamayacağı düşüncesindedir. Bu nedenle yeni dönemde hayata geçirilecek olan faaliyet ve projeleri üzerinde titizlikle çalışmakta ve Türk milletine hizmetten bir adım geri durmamaktadır. Konuşmamı bitirirken Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün şu veciz sözlerini hatırlatmakta fayda görüyorum: Yeryüzünde gördüğümüz her şey kadının eseridir. Tanrı, Türk’e yâr olsun!”

SUNULAN BİLDİRİLERİN İÇERİK ANALİZİ

MHP KAÇEP tarafından düzenlenen sempoyuma sunulan ve tartışılan bildirilere baktığımızda ise kadın meselemizi ve kadınlarımızın sorunlarını içeren bildirilerin tarih, mitoloji, eğitim, teoloji, sosyoloji, psikoloji, sosyal psikoloji, hukuk, ekonomi, güvenlik, uluslararası ilişkiler gibi disiplinler arası bir çeşitlilik gösterdiği müşahede edilmektedir. Teorik bildiriler olduğu kadar, saha çalışması ve örnek olay incelemesi teknikleriyle hazırlanmış çok sayıda bildiri sunulmuştur. Fransa-Türkiye, Türkiye-Avrupa gibi kadın hakları konusunu ülke ve medeniyet dairesi bağlamında karşılaştırmalı olarak ele alan bildiriler sunulduğu gibi; Bosna, Kosova, Karabağ’da yaşanan savaşların kadınlar üzerindeki etkilerini, Kırgızistan’da kadın sorunlarını ele alan bildiriler dikkat çekmiştir.

Sempozyum bildirilerinin konularına bakıldığında son derece kapsamlı ve çeşitliliği bakımından çok zengin bir sempozyum içeriği söz konusudur: Göç ve sığınmacılık olgusunun kadınları nasıl etkilediği, erken evlilikler, kuma geleneği, feminist hareketler, kadına yönelik siber zorbalıklar, medyanın yarattığı kadın algısı, Ruh sağlığı ve kadına yönelik şiddet, şiddetin yarattığı travma, eğitim ve evliliğe dair farkındalık, öğrenilmiş çaresizlik ve kadına yönelik şiddet, aile içi şiddet, kadın emeği, kadın girişimciler, kadına yönelik ekonomik şiddet, cinsiyetçi bütçe analizi, yerel yönetimlerde cinsiyet duyarlı hizmetler, kadının siyasal katılımı ve şiddet, dijital kültür bileşeninde kadına şiddet, kadınların politik becerileri ve benlik saygısı, kadın çalışanların karşılaştıkları engeller, kız çocukları ve yetimlerle iletişim, eş şiddetinin ruh sağlığına etkileri, toplumsal cinsiyet kavramı… Bazı bildirilerde, destanlar, felsefeciler, psikanalistler ve edebiyatçıların eserlerindeki kadın tiplemelerinin ve kadına yönelik yaklaşımların ele alındığı görülmektedir. Bu kapsamda, Arthur Schopenhauser, Ahmet Ağaoğlu, Elif Şafak, Cengiz Aytmatov ile bazı destanlar dikkat çekmektedir.

YARIN: Sempozyum Sonuç Bildirgesi’ne yansıyanlar

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren ve imla kuralları ile
yazılmamış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ali GÜLER Arşivi
SON YAZILAR