Bahadır Çoban

Bahadır Çoban

‘Türk’üm demeye devam edeceğiz’

MHP Mersin Milletvekili ve Ülkü Ocakları Genel Başkanı Olcay Kılavuz, ‘çözülme süreci’ olarak adlandırdıkları süreçte PKK, AB, ABD ve FETÖ’ye yaranmak için kaldırılan Andımız’ı o dönemde de ısrarla okuduklarını ve okuttuklarını belirterek, “Bundan sonra da Andımız’ı okumaya devam edeceğiz. Andımız’a karşı çıkanlar, Türk adından, Türk vatanından, Türk dili ve tarihinden rahatsızlık duyanlardır” dedi.

MHP Mersin Milletvekili, Ülkü Ocakları Genel Başkanı Olcay Kılavuz, “Ne yazık ki bu ülkede yönetici, gazeteci, fikir adamı vasfı taşıyan bazı şahıslar dört bir koldan Danıştay’a saldırdılar. Gerekçe olarak “Danıştay’ın kendisini idarenin yerine koyduğunu” ileri sürseler de, esas rahatsızlığın bizzat Andımız’ın okunacak olmasından kaynaklandığı herkesin malumudur.” dedi.

Danıştay 8. Dairesi, 2013’te yasaklanan öğrenci andının yeniden okutulmasının önündeki yasal engeli kaldıran bir karar aldı. Bazı çevrelerde rahatsızlık uyandıran bu gelişmeyi nasıl değerlendiriyorsunuz?

Bizce bu karar son derece isabetli olmuştur. Andımız, adına “çözüm süreci” denilen, liderimiz Sayın Devlet Bahçeli Bey’in ‘çözülme süreci’ olarak ifade ettiği bir dönemde kaldırılmıştı. Çözüm süreci ise bu topraklarda Türk adının yasaklanmaya çalışıldığı, türlü deformasyonlarla Türklüğe dair ne varsa kaldırıldığı, “Ne mutlu Türk’üm diyene” demenin silindiği bir süreçtir. Dolayısıyla bu karar birilerine şirin görünmek adına alınmış siyasi bir karardı ve çok sayıda PKK yanlısı sözde siyasetçinin de o dönem Andımız’ın kaldırılma kararını sevinçle karşıladığına şahit olmuştuk. Bizler o dönemde Andımız’ın kaldırılmasına şiddetle karşı çıkmış, bunun milli çıkarlarımıza bir darbe olacağını, bundan yalnızca Türk düşmanlarının memnun olacağını söylemiştik.

ÜLKEMİZİN ADI TÜRKİYE

Liderimiz Sayın Devlet Bahçeli Bey, hükümeti sert bir şekilde uyarmış ve Andımız’a sonuna kadar sahip çıkacağımızı vurgulamıştı. Geçtiğimiz haftalarda Danıştay 8. Dairesi bu metnin okunmasında hukuki açıdan bir sakınca bulunmadığını teyit etti. Ne yazık ki bu ülkede yönetici, gazeteci, fikir adamı vasfı taşıyan bazı şahıslar bu kararın ardından dört bir koldan Danıştay’a saldırdılar. Gerekçe olarak “Danıştay’ın kendisini idarenin yerine koyduğunu” ileri sürseler de esas rahatsızlığın bizzat Andımız’ın okunacak olmasından kaynaklandığı herkesin malumudur.

Kimler rahatsızlık duyuyor?

Vatan coğrafyasında Türk’ün egemenliğine saygı duymayan kesimler ve odaklar var. Ülkemizde Türk olmaktan, doğru olmaktan, çalışkan olmaktan rahatsız olanların bulunması gerçekten hayret verici. Biz de onlara diyoruz ki; siz PKK’ya, FETÖ’ye, ABD’ye yahut AB’ye nereye bağlıysanız oraya bağlılık yemini edebilirsiniz; bizler gür bir şekilde Türk’üm, doğruyum, çalışkanım demeye devam edeceğiz. Şu noktayı kimse aklından çıkarmasın: Andımız’ın yasaklatıldığı dönemde de bizler bu andı okuyorduk. MEB ne karar verirse versin, Türk gençliğinin bu andı unutmaması için gereken her şeyi yapacak ve Andımız’ı ocaklarımızda okumaya devam edeceğiz.

Andımız’a ırkçılık nitelendirmesi yapanlar var. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?

Bu nitelendirmeyi yapanların ülkemizin adının neden Türkiye olduğu sorusuna da bir cevap bulmaları lazım. Türk, iddia ettikleri gibi Türkiye’de yaşayan etnik gruplardan herhangi biri değildir; Türkiye’nin asli ve kurucu gücü; aynı zamanda kadim bir tarihi misyonu ifa eden, bu misyonun sancaktarlığını yapan, asırlardır bu duygu ve düşüncelerle bilinip, tanınan insanların adıdır. Anayasamızda da “Türkiye Cumhuriyeti’ne vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes Türk’tür” denilmiştir.

KADER BİRLİĞİMİZ VAR

Ama Türkiye’de Türklük ve ırkçılık kavramını yan yana kullanmaktan çıkarı olan bazı çevreler var. Unutulmamalıdır ki Andımız’a karşı çıkanlar bu andın okunmasından rahatsız olanlar esasında Türk adından, Türk vatanından, Türk dilinden, Türk tarihi ve kültüründen de rahatsızlık duymaktadır. Bu topraklarda yaşayan ve kader birlikteliği yapan herkes Türk milletinin saygıdeğer bir mensubu sayılmıştır. Kimse etnik kökeninden dolayı bir ayrımcılığa uğramamış, vatandaşlık temelinde herkes aynı haklara sahip olarak varlığını idame ettirmiştir.

Diğer yandan İstiklal Marşı’mızla Andımız’ın kıyaslaması da yapılıyor. Muhteva olarak ikisi de Türk milletine ve Türk gençliğine hitap etmiyor mu? Sorun nereden kaynaklanıyor?

Sorun, tarihten ideolojik argüman devşirmeye çalışmaktan, tarihin yapısını ve felsefesini anlayamamaktan kaynaklanıyor. Tarihe bütüncül yaklaşmak, gerçekçi olmak, hadiseler arasındaki bağları doğru bir şekilde kurmak lazımdır. İstiklal Marşı Andımız’a, Andımız da İstiklal Marşı’mıza karşı yazılmış değildir. Birisi kahraman ordumuz için yazılmış ve milletin istiklal aşkını ortaya koymuş milli marşımızdır. Diğeri de Türk çocuklarına bir gelecek ufku çizmek namına yazılmış öğrenci andıdır. Bu iki metin üzerinden insanları ayrıştırmak Türk tarihine, Türk kültürüne, Türk düşüncesine yapılabilecek en büyük kötülüktür.

Gündemdeki bir diğer konu da, MHP’nin 24 Eylül 2018’de TBMM’ye sunduğu ‘şartlı salıverilme’ yasa teklifi. Bu teklif nasıl bir ihtiyaçtan doğdu?

Liderimiz Sayın Devlet Bahçeli Bey, cezaevlerindeki doluluk oranının had safhaya ulaştığı, insanların ranzalarda nöbetleşe uyuduğu bir sosyolojik zeminde; ‘şartlı salıverilme’ teklifini gündeme getirmiştir. Bununla birlikte cezaevlerindeki mevcut koşulların çağrıştırdığı, geçmişte yaşanan planlı ve organize kalkışmalar, isyanlar da etkili olmuştur. Zira her yolu mübah gören terör örgütleri, cezaevlerindeki kötü koşulları adeta fırsata çevirmek, kullanılmaya elverişli kişiler üzerinden de eş zamanlı ve organize kalkışmalar ile ülkemize zarar verebilmek için fırsat kollamaktadır.

5 YIL İNDİRİM ÖNERDİK

MHP’nin teklifi dikkatlice incelendiğinde suç işlemeyi meslek, alışkanlık haline getirenlerin yararlanamayacağı ancak bir şekilde taksirli veya kasıtlı bir suç işleyip de bundan derin bir pişmanlık duyan, ikinci bir şans verildiğinde topluma kazandırılabilecek olanların kapsama dahil edildikleri görülecektir. Yine teklif incelendiğinde terör suçlarının, kasten adam öldürme suçlarının, cinsel suçların, kadına şiddet suçlarının, Atatürk aleyhine işlenen suçlar ve diğer birçok toplumsal vicdanı rahatsız eden suçların kapsam dışı bırakıldığı görülecektir. Bir diğer yönden teklifimiz af anlamı taşımamaktadır ve yalnızca şarta bağlı olarak cezadan indirimi öngörmektedir. Cezaevinde geçirilecek olan toplam süreden 5 yıl indirim yapılmasını düzenlemektedir. Bu da şartlı bir durumdur. Şöyle ki teklifimiz bu haliyle yasalaşırsa ve indirimden yararlanan kişi bu 5 yıl içerisinde yeniden kasıtlı bir suç işlerse, yararlandığı bu indirim geri alınacak ve cezasının infazına devam edilecektir.

İKİNCİ BİR ŞANS VERİLMELİ

MHP ilk günden itibaren liderimiz sayın Devlet Bahçeli beyefendinin de belirttiği gibi kader mahkumlarının ikinci bir şansı hak ettiklerini düşünmektedir. İnanıyoruz ki yasadan yararlananlar yeniden cezaevlerine dönmemek, kendilerini ve ailelerini perişan etmemek için son derece dikkatli ve kanunlara saygılı bir hayat sürdüreceklerdir.

Ülkü Ocakları olarak Türk gençliğine yönelik önemli projeler geliştiriyorsunuz. Uyuşturucuyla mücadele de bunlardan birisi. Bu alanda ne gibi çalışmalar yapıyorsunuz?

Ülkü Ocakları olarak Türk gençliğinin aydınlık geleceğimiz olduğunun bilincindeyiz ve bu bağlamda birçok proje yürütüyoruz. Uyuşturucuya karşı uzun yıllardır devam eden ve çok sayıda gencimizi bu bataktan çekip aldığımız bir mücadele veriyoruz. Ülkü Ocakları olarak 5 yıl önce liderimiz Sayın Devlet Bahçeli Bey’in talimatıyla uyuşturucuya karşı bir mücadele başlattık. Bu mücadelenin de sonuç vermesi için uzun uzun araştırmalar yaparak yola çıktık. Gelinen noktada, binlerce gencimizi uyuşturucunun pençesinden kurtardığımızı görmenin sevincini yaşıyoruz.

Süreç nasıl işledi?

Önce “Uyuşturucuyla Mücadele Platformu” oluşturduk. Verileri inceledik, neler yapabileceğimiz konusunda fikir alışverişinde bulunduk, slogan belirledik. Ve hem medya yoluyla, hem de teşkilat mensuplarımızın bire bir iletişimiyle işe koyulduk. BM raporuna göre dünyada uyuşturucu yüzünden her yıl ortalama 200 binin üzerinde insan ölmektedir. Türkiye sentetik uyuşturucuya bağlı en fazla ölümlerin yaşandığı ülke durumunda. Emniyet Genel Müdürlüğü raporuna göre ise Uyuşturucu kullanımı ve bağımlılığı son yıllarda yüzde 17 arttı. Uyuşturucu maddeyi ilk kez kullanım yaşı ise 13 yaş altına düşmüştür. Ülkü Ocakları’nın ilkelerinden birisi gençliğimizin önündeki engelleri ortadan kaldırmaya yardımcı olmaktır. Bu engellerin başında ise uyuşturucu ve madde bağımlılığının olduğunu, Ülkü Ocakları’nın yeni cephesinin “Uyuşturucu ve Madde Bağımlılığı ile Mücadele” olduğunu defaatle vurguladık. Diğer yandan uyuşturucuya verilen her kuruş askerimize, polisimize bir kurşun olarak geri dönüyor. Aileler yıkılıyor, geçimleri alt üst oluyor, huzurları kalmıyor. Topluma karşı sorumluluk duygusuyla hareket eden Ülkü Ocakları yıllardır “Uyuşturucu İle Mücadele Platformu” marifetiyle yürüttüğü çalışmalarına tüm kararlılığıyla devam etmektedir. Bu kapsamda yaklaşık beş senedir “Damarlarındaki Asil Kanı Kirletme” sloganıyla sürdürdüğümüz uyuşturucu ve madde bağımlılığı ile mücadelede bir hayli yol kat etmiş bulunmaktayız.

Çalışmalarınız hangi alanları kapsıyor?

Ülkü Ocakları uyuşturucu ve madde bağımlılığı ile mücadele konusunda iki ana eksende çalışmalarına devam ediyor. Bunlardan ilki, Türk gençliğinin uyuşturucu denen bu illete bulaşmaması için önleyici çalışmalarıdır. Bunlar; afiş, broşür, stant çalışmaları, film festivalleri, tiyatro gösterileri, beste-güfte yarışmaları, çalıştaylar, konferanslar, sportif etkinlikler başta olmak üzere saha çalışmalarıdır. İkincisi ise bağımlı bir bireyin tedavi sürecine yönlendirilmesi ve tekrar topluma kazandırılması hususunda lokomotif görevi görerek birey ve ailesi ile ilgili diğer kurumlarla ortaklaşa gerçekleştirdiğimiz faaliyetlerdir. Bu noktada resmi kurumların ilgili birimleriyle büyük bir iş birliği halinde bizden yardım isteyen bağımlı gençlere yardımcı olmaya çalışıyoruz.

GENÇLER SPOR YAPMALI

“Türk Gençliğini Israrla Spor yapmaya davet ediyorum” etkinliğimiz de tüm hızıyla sürüyor. Gençlerimizin her birini en az bir spor, bir sanat dalıyla ilgilenmeye yönlendiriyoruz. Uyuşturucu ve madde bağımlılığı ile mücadelemizi TBMM’deki çalışmalarımızda da sürdürmekteyiz. Bu işi bitirmenin kararlılığı içerisindeyiz. Gençliği bu bataklıktan ve bu ateş çemberinden çıkartmamız gerekiyor. Ülkü Ocakları, Hz. İbrahim’in ateşine su taşıyan karınca misali günümüzün ateş çemberleriyle çevrelenmiş gençliğimizi asla yalnız bırakmamaktadır.

Özellikle gençlere neleri tavsiye ediyorsunuz?

Bir ağabeyleri, kardeşleri olarak gençlere söylemek isteğim şey ise arkadaşlık ilişkilerine çok dikkat etmeleridir. “Bir kereden bir şey olmaz” “Beni kırma” ” Bu son olsun” gibi sözlere aldanmamaları uyuşturucu ve madde kullanımının yaşadıkları problemleri çözemeyeceğini ve bu illetten uzak durmanın en iyi yolunun ona hiç başlamamak olduğunu bilmeleridir. Ülkü Ocakları olarak uyuşturucu madde kullanımına karşı koruyucu ve önleyici tedbirler üzerine Allah’ın rızası için var gücümüzle çalışıyoruz. Bu çalışmalarla bir tek gencimizi bile bu illetten kurtarsak, bu illete karşı bir tek gencimizde dahi bir bilinç oluştursak büyük bir şereftir. Ülkü Ocakları olarak bir kez daha sloganımızı tekrarlamak ve gençliğe çağrımızı yinelemek istiyorum:

TÜRKGÜN’Ü OKUYORUZ

EY TÜRK GENCİ! DAMARLARINDAKİ ASİL KANI KİRLETME! Ülkü Ocakları olarak Türkgün gazetesini çok yakından takip ediyor, teşkilatlarımıza her gün muhakkak Türkgün gazetesi almayı tavsiye ediyoruz. İnanıyorum ki Türkgün gazetesinin büyümesi ve gelişmesi için tüm teşkilat mensuplarımız üzerine düşen sorumluluğu hakkıyla yerine getirecektir. Bu vesileyle Türk basın hayatında bir yıldız gibi parlayan, ilkeli, dürüst ve doğru haberciliğin adresi olan Türkgün gazetesine bizlere bu fırsatı verdiği için teşekkür ediyorum. Kaliteli yazar kadrosu, titiz habercilik anlayışı ve ilkeli duruşuyla camiamızın basın aleminde yegane sesi olan Türkgün gazetesine yayın hayatında daha nice başarılar diliyorum.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren ve imla kuralları ile
yazılmamış yorumlar onaylanmamaktadır.
Bahadır Çoban Arşivi
SON YAZILAR