TUTUN, KAÇIYORLAR!

  Televizyon haberleri kuyumcu, market soygunları ile meşgul... Vatandaş, cepten, internetten dolandırıcıların kıskacında... Polis ve yargı da iktidarın... 17-25 Aralık baskınıyla foyası ortaya çıkan AKP, alavere dalavere ile torbalardan yargı paketleri çıkarıyor. 12 Eylül’ün DGM’lerini önce ÖYM’ye sonra da tek hâkimli sulh ceza mahkemelerine dönüştürüp başına da yandaş hâkimleri atadı; Padişah ve avanesi yolsuzluk, rüşvet ve hırsızlık suçlamalarından kurtuldu. Hırsızlığa takipsizlik çıktı, “makul şüpheli” cemaate de baskın! Milyarlarca lira para, Dolarlar, Avrolar, Türk liraları, kasalar, para sayma makineleri, ayakkabı ve çikolata kutuları, milyarlık kol saatleri, uçak dolusu altın, akşama kadar sıfırlanamayan evdeki ganimet, hayırsever iş adamları, üç günde T.C. vatandaşı olan eş-dost, ses kayıtları, görüntüler, sahte faturalar... Hepsi şu Fethullah yüzünden... Adamın cemaati darbe yapmaya kalkmış... Milletin egemenliğini ele geçirmek, hükümeti devirmek istiyormuş! Eeee, 17-25 Aralık ne olacak, 17-25? Unutturamazsınız, kaçamazsınız! Belirli gün ve haftalara “Hırsızlık haftası” da eklendi sayenizde... 6 ay sonra seçim var, hırsızlarla mağdurlar hesaplaşacak! Bugün 17 Aralık... Cumhuriyet tarihinin en büyük yolsuzluğunun yıldönümü... Ne hikmetse dün, İstanbul 6. Sulh Ceza Hâkimi takipsizlik kararına itirazı da reddetti ve davayla ilgili takipsizlik kararı kesinleşti. Acem oğlu Reza, bakanlar ve bakan oğulları ile birlikte 53 kişi nur-u pak oldu! 10 Kasım’da Terör ve Örgütlü Suçlar Bürosu savcısı Ekrem Aydıner takipsizlik kararı vermişti. Ne güzel montaj-dublaj değil mi? Ne böyle bir olay var, ne hortumlanan para var, ne kasalar var, ne ayakkabı kutuları ve çikolata kutuları var, ne istifa eden ve TBMM’de ifade veren 4 bakan var, ne havuz medyası var, ne oğulun gemicikleri, vakfı var, ne rüşvet veren işadamları var, hepsi senaryo, dublaj-montaj! Onca ses kaydı, onca görüntü kaydı, onca telefon görüşmesi, polisin yatak odasında yakaladığı milyarlarca para montaj! Şu paralel yok mu paralel, hani şu haşhaşiler, hani şu darbeciler, hepsi onların işi! Acele torbalar içinde yargı paketleri lazım, acele mahkeme değişiklikleri lazım, acele polis tayinleri lazım, acele Cumhurbaşkanı olmam lazım! 17 Aralık’tan beri Türkiye durulmuyor. Emniyet ve yargı tepe takla edildi. Polis kolejleri kapatıldı, HSYK, Yargıtay ve Danıştay’ın yapısı değiştirildi, Tayyip en yakınlarını, yalakalarını oralara atadı... Olmuyor, birilerinin “hırsız vaaar!” demesine engel olamıyorlardı. Çözüm mözüm kurtarmadı, unutturamadılar; “modern Kerbela” lafı çıkardılar olmadı, Alevilik dediler olmadı, Osmanlıca diye tutturdular olmadı, unutturamadılar; “inlerine gireceğiz” diye bağırdılar olmadı, yüzlerce polisi gözaltına aldırdılar, serbest kaldı çoğu olmadı, Twitter’ı, YouTube’u kapattılar tutmadı, unutturamadılar! Apar topar saraya taşındı, baştan sona kaçak, hukuksuz ve haram deryası idi, millet ayaklandı, Papa gelip kutsamak zorunda kaldı! İşsizlerin parası bile saraya akmıştı, hacet giderecekleri klozete bile milyar yatırmışlardı, kadehlere biner lira saymışlardı... Karşılarındaki kitle bir türlü susmuyordu. Alavere ile elde ettikleri medya maymun oldu, yalan makinesine döndü, binbir sahte belge yayınladı, yandaşı, dalkavuğu günlerce ekranlarda konuşturdular, soygunu darbe diye yutturmak için ama olmadı, unutturamadılar! Korku dağları sarmıştı, istifa eden bir bakanları, TBMM’de “beni yüce divana göndermeyin” diye yalvarıyordu. Tam da 14 Aralık’ta asıl “darbe”yi yaptılar, gazete ve televizyon bastılar, adamları gözaltına aldılar, senaryo yazıp film çeken sanatçıları bile darbeci diye, egemenliği ele geçirmek isteyen örgüt mensubu diye gözaltına aldılar, olmadı, unutturamadılar! Susturamıyorlardı, birileri “Tutun, hırsızlar kaçıyor!” diye bağırmaya devam ediyordu. Gün gelip 17 Aralık’ın yıldönümü kapıya dayandı... 14 Aralık misillemesi kar etmemişti, “hırsız vaaar” diye bağırıyorlardı hala... Şaşkın ördeğe döndüler, akıl tutulmasına uğradılar, ağızlarından çıkanı kulakları duymaz oldu. Ülkeyi yasaklar ülkesi yapmaya kalktılar. Tahşiyecilerden medet bekler oldular. Onları kumpas kurbanı sayarak hukuku harekete geçiren zihniyet, Türk askerine yönelik ağır tahrik ve tuzak konusunda kılını kıpırdatmadığını unutmuştu! AKP, rüşveti perdelemek, yolsuzluğu gündemden düşürmek, dikkatleri başka yön ve taraflara çekmek için adalet cinayetleri işlemektedir. 17-25’i yine unutturamadılar, birileri yolsuzluğu, rüşvetleri, hırsızlığı unutmuyordu! Ve MHP, 17-25 Aralık’ı “Hırsızlıkla mücadele haftası” ilan ediverdi. Ermenek’te 5 liralık kara lastiğe mahkûm edilen garibanların ahı dinmiyor, bugün PKK’ye terk ettikleri dağlarda şehit düşen Mehmetçik analarının bedduası yeri göğü inletiyor, hukukun çukurlarda sürünmesini hazmedemeyen korkusuzların direnişi bayraklaşıyordu! Hırsızlar, polis kovalamaya çıkmıştı... MHP o hırsızları hatırlatmaya, yakalatmaya kararlı... Bu iktidarın günahları, kirleri AKP genel merkezi sabun fabrikasına bile dönüştürülse temizleyemez! AKP iktidarı önce millet vicdanında yargılanacak, sonra da adaleti engellemekten hesap vermek zorunda kalacaktır. Unutmayacak ve unutturmayacağız! Yıllar yılı yediği içtiği ayrı gitmediği çevrelere 'inlerine gireceğiz' diyerek acımasız ve çok şiddetli tepki gösterenler panik ve korku içinde... Tutun, kaçıyorlar!   Mustafa ÖNDER [email protected]  

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren ve imla kuralları ile
yazılmamış yorumlar onaylanmamaktadır.
Mustafa ÖNDER Arşivi
SON YAZILAR