Sözcü Gazetesi'nden Alparslan Türkeş'e Çirkin Sözler
Sözcü Gazetesi yazarlarından Necati Doğru’nun kaleme almış olduğu bugünkü yazısında Alparslan Türkeş'le ilgili çirkin ithamlarda bulundu.
Sözcü Gazetesi yazarlarından Necati Doğru’nun kaleme almış olduğu bugünkü ‘Başkanın en lezzetli yemeği Kıstırma!’ makalesinde enteresan tespitlerde bulunuyor.
Necati Doğru makalesinin ‘Restorasyon muhteşem!’ paragrafında sarfettiği cümleler dikkat çekici:
’Restorasyon, geçmişi eski haline getirmeye diyorlar. Başbakan Ahmet Davutoğlu, restorasyon düğmesine bastı. Cemil Çicek, Mehmet Ali Şahin, Ali Babacan, Mehdi Eker, Beşir Atalay, Binali Yıldırım gibi 3 dönemlik olmuş eskileri yeniden aday listesine koydu. Asıl muhteşem restorasyonu; Adnan Menderes’i asılmaya götüren darbeyi yapanların önde geleni merhum Alparslan Türkeş’in oğlunu da 1 Kasım listesine koyarak yaptı. Restorasyon o kadar muhteşem ki; hemMenderes’i asan darbenin ünlü albayı Alparslan Türkeş’in mezarını ve hem de darbeyle asılan Adnan Menderes’in mezarını 10 gün arayla suladılar. İki merhum da; bu muhteşem restorasyon karşısında mezarlarında dönmüşlerdir.”
Yazar Necati Doğru okumadan mı yazar olmuş kavramak zor.
Merhum Adnan Menderes’in asılmasıyla ilgili hangi bilgilere dayanarak böylesi ucuz bir itham peşindedir Kaldı ki, merhum Alpaslan Türkeş’le ilgili yığınlarca belge ve kayıtlar varken…
Türkeş'in 7 Eylül 1961 yılında yazdığı mektup, Adnan Menderes ve arkadaşlarının idam edilmesine karşı çıktığını kanıtlıyor.
Milli Yol Dergisi'nin 26 Ocak 1962 sayısında yayımlanan Türkeş'in, Gürsel'e yazdığı mektupta "Siyasi suçlardan dolayı ölüm cezalarının verilmesi, bugünün insanlık duygularına uymamaktadır" ifadesi bile Doğru’nun kaleminden akan nefret ve kinin aksini ispatlamaya yeterlidir sanırım.
Türkeş, 27 Mayıs darbesinden sonra Milli Birlik Komitesi içerisinde yaşanan tartışmalardan sonra görüş ayrılığına düştü. '14'ler' olarak adlandırılan ve Türkeş'inde içinde bulunduğu subaylar, TSK'dan emekli edilerek çeşitli görevlerle yurt dışına sürgüne gönderilmişti.
Türkeş, Yenidelhi Büyükelçilik Müşaviri olarak Hindistan'da görevliyken Cemal Gürsel'e şu mektubu yazmıştı; "Orgeneralim, size asla yazmak niyetinde değildim. Fakat bugün memleketin yüksek menfaatleri bakımından bazı hususların dikkatinize sunulması zarurî oldu.
Şöyle ki; Yüksek Adalet Divanı birkaç güne kadar eski iktidar mensupları hakkında hüküm verecektir. Adaletin hükmüne müdahale etmemek ve daima hürmetkâr bulunmak şarttır. Ancak hükümlerin infazı, yurtta mevcut durumun göz önüne getirilince ayrıca incelenmeye değer görülmüştür.
a) İdam cezalarının infazı, 13 Kasım'dan beri atılan çok hatalı adımlar dolayısıyla memlekette meydana gelmiş olan huzursuzluğu daha çok arttıracaktır.
b) Ölüm cezalarının infazı, yurtdışında ve milletimiz ve devletimiz aleyhinde tepkilere yol açacaktır.
c) Ölüm cezalarının infazı hâlinde, milletimizi bölen kin ve garez duyguları şiddetlenecek ve 27 Mayıs'ın amacı olan millî birlik ruhunun geliştirilmesi güçleşecektir.
ç) Yukarıda sıralanan mahzurlarına karşılık, cezaların infazı ile memlekete sağlanacak hiçbir fayda yoktur. Esasen siyasî suçlardan dolayı ölüm cezaları verilmesi, bugünün insanlık duygularına uymamaktadır.
İşte o mektup:
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.