TEMİZLENME VE ARINMA VAKTİ

TEMİZLENME VE ARINMA VAKTİ

Yiğit GÖKALP Yazısı TEMİZLENME VE ARINMA VAKTİ

En küçük bir ideolojik eleştiri veya öneri getirmeyen, hangi kadro ile nasıl bir program uygulayacaklarına ilişkin bir tek cümle kurmayan, hatta içlerinden bazılarının “Ne ülkücülüğü? Ülkücülük Ocak’ta olur.” bile diyebildiği MHP’deki muhaliflerin “Ne olursa olsun iktidar olmalıyız” söyleminin “gerekirse papaz elbisesi giyerim” yaklaşımından bir farkının olmadığını ve çok tehlikeli olduğunu daha önce yazmıştık. Hedefe ulaşmak için her yolu mubah gören bu Makyavelist zihniyetin “savaş hiledir” hadisini Müslüman’a karşı kullanmaktan imtina etmeyen bir takım İslamcıların zihniyetinden bir farkının olduğunu söylemek de oldukça güçtür.

19 Haziran günü gerçekleştirilen MHP Tüzük Kurultayında, kişileri görmeden, kimlik kontrolü yapmadan, whatsapp üzerinden delege kaydı alan noter vekili ile notere baskı yapan kişilerin görüntüleri önce sosyal medyada, sonra da televizyonlarda yer aldı, izledik. Bizler utandık ancak utanması gerekenler hala “kuyruğu dik tutmak” için olsa gerek, zafer kazanmış edasıyla yazıyor, çiziyor, konuşuyor. Öyle ki; bu görüntülere “bunda ne var ki canım?”, “montaj bunlar, inandınız mı?”, “noterin yüzü tam görünmüyor” gibi tepkilerle rezilliği geçiştirmeye çalışıldığına şahit oluyoruz. Noter vekilinin Pazar günkü kurultaya katılan delege sayısını 656 olarak ancak Pazartesi günü vermesi, bu yetmezmiş gibi Salı günü bir TV programına bağlanarak “ben delege sayısını 330 olarak tespit etmiştim.” demesini de görmezden gelmemiz bekleniyor.

Genel seçim sonuçlarının birkaç saat içerisinde açıklanabildiği günümüzde, tüzük kurultayına katılan delege sayısını günlerce belirleyemeyenlerin ülkücü hareketi ve Türkiye’yi yönetmeye talip olması başlı başına bir ironi zaten…

Kurultay’ın geçerli olması için toplantı yeter sayısı olan 800 küsür delegenin toplanamamış olması, Kurultay’la ilgili yargı kararında tüzük kurultayının tek bir gündemle toplanması gerektiği belirtilmiş olmasına rağmen toplantı yeter sayısına ulaşılamayan kurultayda, tüzükte 13 değişiklik yapılması, genel başkan adaylarının biri dışında diğer adayların bu değişikliklerden haberdar olmadıklarını basına ve kamuoyuna açıklamasının her birinin kurultayın geçersiz sayılması için yeterli sebep olmasının üstünde durmaya dahi gerek yok. Ancak, kurultaya katılmadığı halde 29 kadar delegenin kurultaya katılmış gibi gösterildiğine ilişkin iddiaları 9 Işık’ın “ahlakçılık” ve “şahsiyetçilik” ilkeleri çerçevesinde nasıl açıklayabileceklerini merakla bekliyoruz. Tabi, makyavelist zihniyetten çok şey beklediğimizin bilincinde olarak bekliyoruz…

Bugün şikâyetçi olduğumuz ülkedeki hâkim yönetim tarzının alavere,dalaverisini sizler de uygulayacaksanız mevcudu değiştirmenin bir anlamı var mıdır? En ufak bir ideolojik eleştiri ortaya konmamasına ve sadece “iktidar olmalıyız” söylemine bakıldığında, bir zamanlar “dava”yı dilinden düşürmeyenlerin artık böyle bir kaygısı olmadığı ancak“dava”nın siyasi arenadaki temsilcisi MHP’yi rantçı bir düzen partisi haline getirerek “ülkenin kaynaklarından, o olmazsa da partinin aldığı hazine yardımından biraz da biz nemalanırız.” mantığı ile hareket edildiği, görmek niyetinde olan için, oldukça net olarak görülebiliyor.

7 Haziran 2015 seçimlerinden sonra MHP’yi HDP ile bir araya getirerek bir anlamda PKK’ya meşruiyet kazandırmaya ve bölgeyi dizayn etmeye çalışan küresel güçlerin de bu niyeti görerek iktidar havucu ile bu oyunun önündeki en önemli engel olan Devlet Bahçeli’yi tasfiye etmek için her türlü psikolojik harekâtı uyguladığını görmek de çok zor değil, meğerki algı yönetiminin ne olduğu bilinsin.

Bu oyunun henüz farkına varamamış olan bazı samimi ülkücüler olsa da Devlet Bahçeli’nin dediği gibi “Bu hareket dualı bir harekettir, olmayacak birçok badire atlatmayı, ayakta kalmayı başarmıştır. Allah tarafından korunmaktadır.”. Kurultay görüntülerine bakınca, Allah, alavere, dalavere ve hile ile bu hareketi dizayn etmeye, ele geçirmeye çalışanların elini, ayağını birbirine dolaştırıyor, oyunlarını bozacak hatalar yaptırıyor.

Şu da bir gerçek ki, bu ahlaksız kitlenin Devlet Bahçeli’yi sevmemesi gayet doğaldır. Zira Devlet Bahçeli bir dava adamı, sabır ve dürüstlük abidesi olarak bu ülkeye üç beş gömlek büyük gelmektedir.

Bu oyunun figüranı olan, ülkücü ahlakından nasiplenmemiş, “9 Işık”ın ahlakçılık prensibinden bihaber olanların bu harekette yeri yoktur, olmamalıdır. “Siyasi ibre”ye bakarak kendine taraf seçenlerin de, “küresel güçler muhaliflerin arkasında pozisyon aldı” deyip kurultaya katılanların da, “bozkurttan tavşan çıkmaz” dedikten sonra yalpalayanların da yeri olmamalıdır.

Bu nedenle, Devlet Bahçeli’nin dediği gibi “temizleneceğiz, arınacağız, ülkücüleşeceğiz.”. Şerden hayır çıkacağına, MHP’yi dizayn etme girişiminin, MHP’nin safralarını temizlemesine, özellikle Devlet Bahçeli’nin sırtındaki kamburların atılması ile MHP’nin daha güçlü hale gelmesine vesile olacağına inananlardanım.

 

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.