BUNALIMDAN ÇIKIŞ YOLU

Amerikalıların “Bizim Çocuklar” diye andığı generallerce yapılan 12 Eylül Askeri Darbesine çeyrek kala, 1980 yılının Mayıs ayında bir kitap yayınlandı. Kitabın adı, Bunalımdan Çıkış Yolu’ydu. Kitabın yazarı ise rahmetli Alparslan TÜRKEŞ’ti.

 

Kitabı tekrar okuyunca, Türk gençlerinin 12 Eylül zindanlarında geçirdiği korkunç yıllar ile ABD’nin sinsi oyunları arasında illiyet bağı var diye düşündüm. Neden böyle düşündüm, cevabı “Bunalımdan Çıkış Yolu” versin:

 

“Batı, Türkiye’de ve Orta Doğu’da “Etnik Meseleleri” kurcalamaktan vazgeçmeli, ülkelerin iç işlerine hiçbir şekilde karışmamalıdır.

 

Sovyetlerin ülkeleri içten karıştırıp, ülkelerin içinde “Dost Kuvvetler” ile yürütmeye çalıştığı emperyalist siyaset malumdur. Batılılar aynı meselede Sovyetlerle rekabete kalkışmakla, sadece yarayı derinleştirmiş, tehlikeli istikrarsızlığı kışkırtmıştır.

 

(Eski Amerikan Dışişleri Bakanı) Kissinger’in yayınlanan hatıraları, bu konudaki endişelerimizi ve güvensizliğimizi doğrulamıştır. Bizim olayların perde arkasına ve cereyan tarzına bakarak sezdiğimiz gerçekleri, Kissinger açıkça ifşa etmiştir.

 

Kissinger’a göre Amerika, Orta Doğu’daki Kürt Ayrılıkçı Hareketini desteklemektedir. 1975 Yılında Amerikan Kongresi, Orta Doğu’daki bu ayrılıkçı hareket için “300 milyon dolar” yardımda bulunulması kararını tasdik etmiştir.

 

Böylece Amerika, İran, Türkiye ve Irak için ortak bir tehdidi desteklemiş, Orta Doğu’da Rusların kışkırttığı bir harekete omuz vermiş, bindiği dalı kesmiştir.

 

BATI, Türkiye aleyhine kışkırtmalara açıkça veya el altından destek olmaya devam ederse, Türkiye’nin ülke bütünlüğüne gerekli hassasiyeti göstermezse, artık Türkiye’nin BATI’yı tercih sebebi kalmayacaktır.”

 

Başbuğ Türkeş’in bir anısı ile devam edelim;

 

“1960 senesinde ben Genelkurmay'da NATO Şube Müdürü'ydüm. O zaman Genelkurmay'ın Eğitim Dairesinde bir okuma yazma şubesi vardı. Bu şubenin görevi okur-yazar olmayan vatandaşları okur yazar olarak evlerine göndermekti.

 

Bir gün Amerikan yardım heyetinden bu şubeye beş kişi geliyor. Şube Müdürü sonradan general olan Kurmay Albay Mithat Ceylan.

 

Amerikalı askerler diyorlar ki Ceylan’a:

–Kürtçe bir alfabe hazırladık. Doğu'ya gidip bu alfabeyi tecrübe etmek için Genelkurmay'ın müsaade ve yardımını rica ediyoruz...

 

Ceylan meseleyi o tarihte Genelkurmay İkinci Başkanı olan Cevdet Sunay Paşa'ya götürüyor. Sunay Paşa hiç öfkelenmeyen birisi olmasına rağmen çok öfkelenmiş: "Kovun gitsin" demiş.

 

Şimdi 1960 yılında, Kürtçenin alfabesi yok. Amerikalılar gelip, "Biz Kürtçe alfabe hazırladık, ilmi araştırma yapacağız, deneme yapalım" diyorlar.

 

Hepimiz buna öfkelendik. Hem Kürtçe alfabe askerlikle alakası olmayan bir şey... Mesele bu..."

 

***

 

Emperyalistlerin “Böl-Parçala-Yönet” siyasetinin Irak gibi, Suriye gibi ülkelerde başarıya ulaştığını görüyoruz. Aynı siyaseti bizim ülkemizde de uygulamaya çalıştıklarını biliyoruz. Bu amaçla, Türk subaylarına iftiralar atabilir, kumpaslar kurabilirler. Türk Ordusunun güçsüzleşmesi, itibarsızlaşması, savaş yeteneğini kaybetmesi için uğraşabilirler. Yerli işbirlikçileri ile darbeler yapabilirler. Türk toplumunu etnik kimliklere ve inançlara göre ayrıştırıp iç savaşa sürüklemek için akla hayale sığmayacak fitne hareketleri oluşturabilirler. Birinci Dünya Savaşı’ndan sonra yaptıkları gibi, Türk toprakları üzerinde Ermenistan, Kürdistan, Pontus gibi suni devletler kurmayı; Amerikan, İngiliz, İtalyan, Yunan emellerini gerçekleştirmeyi umuyor olabilirler. Ne yaparlarsa yapsınlar, Türk Milleti, 1920’li yıllarda nasıl SEVR’i parçalayıp tarihin çöplüğüne atmış ise, bu günde bağımsızlığını ve toprak bütünlüğünü aynı şekilde korumaya muktedirdir.

 

Sonuç olarak, bir yanda on binlerce vatan evladını şehit etmiş “bölücü PKK terör örgütüne” karşı, diğer yanda “PYD” ve “IŞİD Terör Örgütü” ile amansız bir savaşa girmiş ülkemizi, müttefiklerimiz yalnız bırakırsa; NATO yanımızda durmaz ise, Batı'nın savunma sistemi içinde yer almanın Türkiye için hiçbir faydası olmadığı apaçık bir gerçektir.

 

Son sözü yine Alparslan TÜRKEŞ söylesin;

 

“MİSAK-I MİLLİ, Türkiye’nin bağımsızlığı ve toprak bütünlüğü konusunda milletimizin yaptığı yemine verilen addır. Türk İstiklal Savaşı, bu yeminin zaferini ifade eder. Bugün de, bizim için bağımsızlığımızdan ve toprak bütünlüğümüzden önemli hiçbir şey yoktur. Hiçbir menfaat ve hiçbir tehdit bizi bundan vazgeçiremez…”

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren ve imla kuralları ile
yazılmamış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ali BİLİR Arşivi
SON YAZILAR