Müslüman mahallesinde salyangoz satmaya çalışmayın!!!.
Türklerin İslam dinini kabul etmelerinde eskiden inandıkları inançların büyük etkisi olduğu bilinmektedir. Bunların en göze çarpanı Türklerin eskiden her şeye kadir olan ebedi Gök Tanrı'ya inanmalarıydı. Bu sebeple eski Tanrı anlayışlarına ters düşmeyen İslam’ın getirdiği Allah inancını kolaylıkla kabul etmişlerdir. Bununla beraber İslam’ın cihat emri ile Türklerin savaşçılık ruhu birbirine benzemekteydi. Cihadın karşılığında ahirette vaat edilen mükafatlar Türkleri, kendine çekmişti. Ayrıca, Türkler eskiden de ruhlara ve öbür dünyaya inanmaktaydılar. Diğer taraftan Türk töresi ile İslam’ın ortaya koyduğu nizam arasında, özellikle ahlaki meselelerde büyük benzerlikler mevcuttu. Bütün bunlar Türklerin İslamlaşmasını kolaylaştırmıştır(1).
İslam dininin Türklerin arasında yayılarak geniş kitlelerin ihtidasına (dininden dönerek Müslüman olma) dönüşmesi, Samanoğullarının hakimiyeti döneminde (874-999) gerçekleşmiştir. Buhara'yı merkez yapan Samani Emirliği, X. yüzyılı Müslüman Orta Asya'nın altın çağı yapmıştır(2). Bu gelişmeler, sonradan Abdulkerim adını alan Satuk Bugra Han'ın Müslüman olmasıyla büyük hız kazanmıştır. Zira bu olay, Türk tarihinin seyrini değiştirmiş, Türklerin kesin bir biçimde İslam dairesinde karar kılmaları ile sonuçlanmıştır(3). XI. yüzyılda Orta Asya' da Türklerin arasında İslam yayılmaya ve gelişmeye devam etmiş, ancak bundan böyle İslam'ın Türklerin arasında yayılması, Müslüman Türk yönetimleri altında olmuştur. Bu ise Türk-İslam tarihi bakımından yeni bir döneme işaret etmektedir. Türklerin kitleler halinde İslam dinini kabul etmeleri, Türk dini tarihi bakımından, Türklerin kaderinin de belirlenmesine yol açmıştır. Türklerin topluluklar halinde İslam'a girişi, aslında, o zamana kadar Arapların temsilciliğini yaptığı, İslam dünyasının siyasi ve medeni üstünlüğünün inişe geçtiği bir döneme rastlamıştır. Türkler İslam kültür ve medeniyetinde yeni bir canlanmayı başlatmıştır. Nitekim İbn Sina, Cüveyni, Biruni, Yusuf Has Hacip, Kaşkarlı Mahmut, Zemahşeri, Şehristani, Fahruddin er-Razi, Alişir Nevai, Buhari, Maturidi, Ali b. Osman el-Oşi gibi büyük ilim adamları bu dönemde yetişmişlerdir. Kültürel alandaki bu hızlı gelişmelere paralel olarak Türkler, siyasi alanda da İslam dünyasının tek yöneticisi haline gelmişlerdir(4).
Kadim Türklerin yani atalarımızı Müslüman olmaları hem İslam tarihi, hem de Türk tarihi bakımından, dolayısıyla bütün dünya için pek önemli bir olaydır. Bu sayede Türkler birliğe kavuşmuş ve eriyip yok olmaktan kurtulmuşlardır(5).
Soylu atalarımız İslam’ı kabul edip benimseyerek asil Türk kültüründe yeni bir sayfa açmışlar. Tüm dünyada eşi benzeri olmayan Türk-İslam kültürünü ve uygarlığını (medeniyet Arapçadır) oluşturmuşlardır.
Aslında bu da biliniyor ki, Türkler İslam’ı kabul ettikleri günden bugüne kadar dini değerlere çok önem vermişlerdir. Kutsal kitabımız Kur'an-ı Kerim'e, camilerimize tüm bağımsız Türk devletlerinde olduğu gibi özellikle Türkiyemizde de Arap ülkelerindekinden ve diğer kendisini İslam Ülkesi ilan eden ülkelerdekinden farklı olarak daha derin saygı ve sevgiyle yanaşılıyor. Ama bazı hadsizler , özellikle de Türk-İslam düşmanlarına hizmet eden hainler vardır ki siyasi çıkarları ve maşası oldukları Siyonist ağababalarına yaranmak için bizlerin-Türklerin milli ve manevi değerlerine özellikle de dini değerlerine çeşitli yollarla saldırıyorlar. Bunu bir de kutsal, mübarek ayımız olan Ramazan ayında yapıyorlar. Hedef olarak camilerimizi, ezanımızı alıyorlar.
Türkçemizde "Müslüman mahallesinde salyangoz satmak" diye çok güzel bir deyimimiz var. Açılımı da "bir şeyi, ona hiç gerekseme duymayacak bir çevreye götürmek" şeklindedir. Ama o salyangozu bu mahallede satamazsınız! Milletimiz buna izin vermez! Hadsizler de hainler de işte tam olarak da küstahca bunu yapıyor ısrarla "Müslüman mahallesinde salyangoz satmayı " hedefliyorlar. Kutsal ayımız Ramazan'da, korona virüs nedeniyle camilere gidemediğimiz bu dönemde, halkımızı kışkırtmak amacıyla yapılan eylemlere İzmir'in bazı bölgelerindeki camilerimizde ("chp"li yöneticilerin çok sevdiği") hoparlörlerden İtalyan komünist partizan marşı olarak bilinen 'Çav Bella'nın çalınması bunun örneğidir. Bir de bu azmış gibi utanmadan kendine yazar adı veren 'chp'li birisinin yüzsüzce bu hadsizliği sosyal medya hesabında "İzmir Odunkapı Camii Çav bella
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.