‘TOPUKLU’NUN SÜVARİ YAVRUKURTLARI!

 

Ülkücü ideolojinin “Türk milliyetçiliği” her devrin adamlarına “geçer akçe” oldu.

Seçim meydanlarında “üç hilal” dalgalandırıp kendi trollerini “Ülkücü” diye sunarak oy devşiren AKP’yi hatırlayın.

Milliyetçiliği ayaklarının altına alıp milleti 36 yapıya bölenler, baltayı taşa vurunca milliyetçilik yine geçer akçe!

Türk milliyetçiliğinin kalesi MHP’den AP’ye, DYP’ye, ANAP’a, AKP’ye savrulan ve bugünlerde MHP’ye “baş” olmaya kalkanlara alışan Ülkücüler de o partilere hep oy verdi.

Aman oylar bölünmesin diyen, aman istikrar diyen, MHP niye koalisyona girmedi diyenler, MHP’de oylar niye düştü diye Bahçeli’ye fatura kesiyorlar.

Partiler tökezlediğinde de MHP’de soluğu alıyorlar. İlk fırsatta da isyan ve ihanet!

MHP, o kadar çok ihanete uğradı, içeriden o kadar çok hançerlendi ki, hala ayakta olduğuna göre “hak, hakikat ve millet yolu”nda…

İhanete bir kere alışan vazgeçemez, hareket bunun örnekleri ile dolu…

Başbuğ zamanında da birileri binbir hakaretle çekip gitmiş, Alperen Ocakları diye örgütlenmişlerdi.

Asla dikiş tutmadı o yeni kumaş…

Sonra Saray yalakalığı için Osmanlı Ocakları peydah olmuştu, ota boka bulaşınca çuvalladılar.

Şimdi Topuklu’nun istediği değişim ile “Süvari Ocakları” kapıda galiba…

Bunca savrulmanın sonu da kuruluşu hazır olan “beşinci parti”de biter!

Kırk kapıdan sonra MHP’de “lider” olmaya kalkıp “liderlik meziyet”i gösteremeyenin peşinden sürüklenen kitle, yakında hayal kırıklığı yaşarsa şaşmayın.

Ona kimler akıl veriyorsa, kendini aşan sözler sarfettiriyor, tersine eylemler yaptırıyor.

Dün arkasına aldığı konsorsiyumla yollara düşen ‘Topuklu’, daha yola çıkarken “Topuklu ayakkabılarımı giyerim, arena spor salonuna girerim ve kürsüye çıkar konuşurum” diye efelenmemiş miydi?

Bu lakaptan o memnun ama yandaşları kızıyor biz “Topuklu” diye yazınca…

“Topuklu Efe” lakabını takan onu karşılayan ve yenilgiye doymayan eski başkan…

Orada “Pankartta bana Topuklu Efe yazmışlar, çok mutlu oldum” diyen de kendisi…

“Ben başkalarını sevindireceğime birbirimizi sevindirmeye karar verdim” diyor Ablaları… “Ne yapılırsa yapılsın, ne söylenirse söylesin asla bir ülkücünün kalbini kırmayacağız” diyor… Büyük konuşuyor.

Bugüne kadar “lider-teşkilat-doktirin” düsturuyla hareket etti mi, yöneteceği MHP programlarından iki kelam bahsetti mi?

“Değişim”le kastettiği koltuk mu, yoksa MHP’yi DYP’lileştirmek ve Ülkü Ocaklarını “Süvari Ocakları” yapmak mı?

Bahçeli liderliğindeki MHP’li bazı şuursuz belediye başkanlarının yollara “Genel Başkanımız M… A…. hoş geldiniz” ve “MHP’ye Meral Türkiye’ye Moral/Sayın Genel Başkanımız Çal’a hoş geldiniz” pankartlarına neden tepki gösterip indirtmiyor?

Sonra da Genel Başkanına nasıl “…. Niye korkuyorsun kardeşiiim” diyebiliyor ve yandaşlarının muhalif Ülkücülere küfür yağdırmasına ses etmiyor?

Hatta eski Uşaklı vekilin haddini aşıp “Şu andan itibaren MHP Genel Başkanı M…. A…. diyorum” küstahlığına neden destur çekmiyor?

Medya, cemaat ve heybetli ağabeylerinden destekli “Konsorsiyum”la, bindirme tayfalarla önlerine çıkan her kalabalığa gaz ve poz veriyor…

İnanın, 7 Haziran ve 1 Kasım’da bu kadar nefes patlatsalardı, sonuçlar farklı olurdu.

Sanki… Ellerini kollarını kavuşturup karargâhta 12 Eylül 1980’i bekleyen darbeciler gibi kimi sahalara inmedi, kimi Iğdır’da bir Azerbaycanlının HDP’den adaylığına ses etmedi, kimi birinci sıradan kendi memleketinde seçilemedi…

“Topuklu”, “Devlet Bey benden rahatsızdı” diyor, nedenini açıklamıyordu, biri kendine il başkanı olduğu şehirde her şans verilip seçilemediği halde “defolup gidin” diyordu…

Şimdi “mahkeme kapıları”nda demokrasi ve hukuk peşindelermiş!

Artık “nineliği” de kabul etmiyor Ablaları, ille başbakan olacak!

Yavrukurtları da Süvari Ocakları’nın üyeleri yaptı mı tamamdır…

Tamam da, yahu hele bir dur; önce kurultayı topla, seçime gir, hele bir kazan, hele bir partiyi yönet, hele bir programını yap, genel seçimlere gir, bir görelim, ne olacaksın?

Sonra Uşak’ta coşuyor: “Babaanne olmaktan vazgeçtim, ya Başbakan olacağım ya Başbakan olacağım!” Hocası Çiller ya, alışkanlık işte!

Ablaları, Denizli’de liderine baş kaldıran il başkanının elini tutarak poz veriyor… Adam mest!

Meydanlarda Başbakan olacağım diyor da, bu işi nasıl kotaracağını hiç konuşmuyor, alacağı oyun yüzdesini bile vermiyor: “Biz daha yüksek rakamları alacağız.”

Hocaları Çiller ablası ile Tayyip abisi ya, bütün ilçeleri arayıp eşe, çocuklara selam çakınca eşler, çocuklar da “Bak bak, kadın beni soruyor” diye Ablasına meylediyormuş…

Kalabalığa vermiş gazı: “Allah nasip ederse seçilirsem hep birlikte Güneydoğu'ya gideceğiz. Şırnak'ta kalacağız, oradaki düğünlere gideceğiz ve evlerde kalacağız. Ama var ya o kurşun atan elleri ant olsun kıracağız, şart olsun kıracağız!”

Allah aşkına söyleyin, bu Abla, güneydoğuya ne zaman gitmiş de evde kalmış?

Bir de Uşak’a giderken Çal’da olan bitene bakın: Ablalarını MHP'li Çal Belediye Başkanı, AKP İlçe Başkanı, CHP İlçe Başkanı, MHP İlçe Başkanı karşılıyor! Neden acaba?

Bahçeliye el öptürüyor diyenler, Abla eli öpme yarışında!

Sonra yine aynı oyuna devam: “Ülkücüler arasında konuşmaların ve karşılıklı diyalogların kalp kırıcı olmaması gerekir.”

Trollerin sosyal medyada muhaliflere sövmesine, Ülkücüleri parçalamaya devam… Dedik ya ustaları Çiller ablası ile Tayyip ağabeyleri…

“Her birimize çok ağır hakaretler edilmesine rağmen sustuk” diyecek kadar da ikiyüzlü olmayı iyi öğrenmişler…

Sonra yine, “Ben, genel başkanlık için değil, başbakanlık için yola çıktım” lakırtısı!

Acaba RTE’nin Başkanlık ihtirası gibi bir başbakanlık takıntısı mı oluşmuş Ablalarında?

Bir iddiası var:

“Biz yol arkadaşlığı yapmayacağız. Biz kader birliği yapacağız. Kader birliği mezara kadardır.”

Yarın… Amacına ulaşamazsa ilk bırakıp giden kim olacak göreceğiz! DYP’yi, AKP’yi bırakıp giden, burayı da terk eder, kimlerle kader birliği ediyor görürüz!

Olan da “süvari yavrukurtlar”a olur!

moral-meral.jpg

Mustafa ÖNDER

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren ve imla kuralları ile
yazılmamış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum
Mustafa ÖNDER Arşivi
SON YAZILAR