Savaş büyüyünce, ailesini Kayseri’ye gönderdi

MEHMET AKİF ERSOY’UN EVLİLİĞİ VE AİLESİ-5

EŞİ İSMET ERSOY HANIM (H. 1294/1878-20 NİSAN 1944)

Sakarya Savaşı başladığında Yunanlıların Ankara yakınlarına kadar gelmiş olması bir panik havası doğurunca, başkentin Kayseri’ye nakli tartışılmaya başlanmıştı. Bu gerçekleşmediyse de birçok mebus, çoluk çocuğunu Kayseri’ye göndermişti. Bu arada Âkif de yanında sadece Emin’i alıkoyarak diğer aile fertlerini Kayseri’ye gönderdi. Ancak Sakarya Savaşı kazanıldıktan sonra Ankara’ya döndüler.

Emin’in Yarım Kalmış Hatıraları: Mehmet Emin Ersoy özellikle Milli Mücadele anılarını yazmış ve bu anılar 12 Şubat 1948 ile 10 Haziran 1948 tarihleri arasında on beş ayrı yazı olarak Millet gazetesinde yayımlanmıştır. Söz konusu hatıralar Yusuf Turan Günaydın tarafından son iki bölüm hâriç, Millet gazetesinden derlenerek ve bir “Giriş” yazılarak yayımlanmıştır. Yazıların tam künyeleri şöyledir:

“Trabzon Mebusu Ali Şükrü Beyle Beraber, Bir Yaylı Araba İle Yola Çıktık-I, Millet, Yıl: III, 12 Şubat 1948, S. 106, s. 16.
“Eskişehir’de Silâhlı Kahramanlar Yollan Doldurmuştu-II”, Millet, Yıl: III, 19 Şubat 1948, S. V/107, s. 16.
“Âkif ve Sarhoş İki İtalyan Şoförü-III”, Millet, Yıl: III, 26 Şubat 1948, S. 108, s. 15.
“Akif En Ziyade Süs ve Modaya Düşkün Erkeklere Çok Kızardı-IV”, Millet, Yıl: III, 11 Mart 1948, S. 110, s. 16.
“Akif’in Hayatında Yegâne Görebildiği Toplu Para: 970 Lira İdi-V”, Millet, Yıl: III, 18 Mart 1948, S. 111, s. 17.
“Anlaşıldı ki Mustafa Sağır Bir Hain ve Casustu. Mustafa Kemal Paşayı Öldürmek İçin Ankara’ya Gelmişti. Şair Akif Bir Mektubunu Açınca-VI”, Millet, Yıl: III, 25 Mart 1948, S. 112,
s. 15.
“Âkif, Gözyaşları İçinde Yazıyordu-VII”, Millet, Yıl: III, 1 Nisan 1948, S. 113, s. 18.
“Türk Neslinin Günden Güne Bozulduğunu Görmek Akif’i Çok Üzüyordu-VIII”, Millet, Yıl: III, 8 Nisan 1948, S. 114, s. 18.
“Safahat Şairini Oğlundan Dinleyiniz-IX”, Millet, Yıl: III, 15 Nisan 1948, S. 115, s. 18.
“Pek Sevdiği Ali Şükrü Bey’in Kayboluşu Babama Gözyaşları Döktürmüştü-X”, Millet, Yıl: III, 22 Nisan 1948, S. 116, s. 18.
“Gecenin Issızlığında Top Sesleri Ankara Sokaklarında Duyuluyordu-XI”, Millet, Yıl: III, 29 Nisan 1948, s. 117, s. 18.
“Annem Gözyaşları İçinde Beni Hasretle Bağrına Basmıştı- XII”, Millet, Yıl: III, 6 Mayıs 1948, S. 118, s. 18.
“Büyük Taarruz Başlamıştı, Her Taraftan Gelen Müjdeli Haberler Birbirini Kovalıyordu-XIII”, Millet, Yıl: III, 13 Mayıs 1948, S. 119, s. 18.
“Mehmet Âkif, Kurtulan Edirne’ye de Gitmişti- XIV’, Millet, Yıl: III, 27 Mayıs 1948, S. 120, s. 18.
“Ruhu Huzur İçinde, Vatan Topraklarında Yatıyor”, (XV), Millet, Yıl: III, 10 Haziran 1948, S. 122, s. 15 (Birinci kısmın sonu).

Bu yazı dizisinin Millet’teki bölüm başlığı “Safahat Şairini oğlundan dinleyiniz...” şeklindedir ve ilk bölümün sunuşu şöyledir: İstiklal Marşı şairi rahmetli Mehmet Akif Ersoy’un, Emin Akif Ersoy adlı bir oğlu olduğunu bilir misiniz? Emin Akif, henüz on üç yaşında iken İstiklâl Mücadelesi ne katılan babasıyla beraber Anadolu’ya geçmiş, zafere kadar yanında kalmış, sonra beraberce Mısır’a gitmiştir. Emin Âkif şimdi ana vatandadır ve Safahat şairinin bilinmeyen taraflarım kucaklayan hatıralarını Milletin muhterem okurlarına sunmaktadır. Hatırat tefrikasının bitişinde ise “Birinci kısmın sonu” ifadesi vardır. Dolayısıyla bu hatıraların devam edeceği okuyucuya bir nevi müjdelenmiş olmaktadır. Emin Âkif’i Millet gazetesini yayınlayan Cemal Kutay konuşturmuş ve hatıralarını yazıya aktarmış olmalıdır. Bu sebeple hatıratın ikinci kısmı belki de gazetede yayınlanacak biçimde hazırlanamadığı için on beşinci bölümden sonrası gelmemiş olabilir. Dolayısıyla ikinci kısmın Cemal Kutay arşivinde kalmış olabileceği akla gelmektedir. Elbette hiç kayda geçirilmemiş olma ihtimali de vardır. Nusret Safa Coşkun’un Memleket gazetesinde, Kenan Akın’ın Tercüman’da Emin Akif’i konuşturarak hatıralarını yayımlamışlardır. Nusret Safa’nın röportajı 1947’de gerçekleştirilmiştir ve Emin Âkif o sırada 35-36 yaşlarındadır. Röportajda o yaştaki hâlini yansıtan bir fotoğrafının klişesi de kullanılmıştır.

EMİN AKİF’İN HATIRALARININ İÇERİĞİNDE NELER VAR?

Emin Âkif’in hatıralarında Mehmet Âkif’in İstiklâl Savaşı’na iştirak etmek üzere Anadolu’ya geçerken yaşadıkları, takip ettiği güzergâh, ailesiyle ilgili anekdotlar ve yolculuk esnasında ve Ankara’ya geldikten sonra yaşadıkları hakkında birçok ipucu ve ayrıntı yer alır.

Fakat daha hatıratın başında yer alan “(...) ben onun yegâne oğlu olduğum (...)” şeklindeki ifadeyi açıklamak gerekir. Bilindiği üzere Akif’in iki oğlu vardır. Fakat hatıratın başladığı tarihlerde Akif’in küçük oğlu Tahir daha dünyaya gelmediği için Emin Âkif böyle söylemiş olmalıdır. Emin Akif’in hatıralarına göre Mehmet Âkif yola çıktıktan sonra Karacaahmet Mezarlığı’nda Ali Şükrü Bey’le buluşmuş, Geyve yakınlarında bir köyde ise Kuşçubaşı Eşref’le birleşmiştir. Böylece Akif’in yol arkadaşlarının kimler olduğunu da Emin Akif’in hatıralarından öğrenmiş oluruz. İstanbul’dan çıkıp Anadolu’ya geçtikten sonraki güzergâhı ise Emin Âkif’in ifadelerine göre şöyledir:

Adapazarı-İzmit üzerinden Geyve, Eskişehir, Ankara. Ankara’ya ulaştıktan sonra da çeşitli şehir ve beldelere yolculukları sürmüştür. Emin Âkif, Ankara’ya yerleştikten sonra ilk olarak Eskişehir’e gittiklerini anlatmaktadır. Emin Akif söz konusu belde ve şehirlere uğradıklarında nerelerde misafir kaldıklarını, kimlerle görüştüklerini hatırlamıştır. Eskişehir’de Şefik Bey’in Bakteriyolojihanesine uğramışlar ve akşamları da onun evinde kalmışlardır. Emin Âkif’in verdiği ayrıntılardan Şefik Bey’in Pendik Bakteriyolojihane Müdürü Şefik Kolaylı olduğu anlaşılmaktadır. Şefik Kolaylı, Akif’in yakın dostlarından Neyzen Tevfik’in de kardeşidir. Eskişehir’de 20 gün kalmış ve peşinden Ankara’ya dönmüşlerdir. Fakat bu arada Mehmet Âkif Burdur milletvekili seçildiği için Burdurlular tarafından ısrarla davet edilmektedir. Bunun üzerine Âkif, yanında Emin ile birlikte Burdur’a doğru hareket eder. Kendilerine Antalya Mebusu Süleyman Efendi eşlik etmektedir. Burdur’da bir hafta kadar kalırlar. İstikamet Antalya’dır. Antalya yolu üzerinde Sandıklı ve Dinar’a uğranır. Antalya’da Süleyman Efendi’nin evinde misafir olurlar. On beş günlük bir misafirlikten sonra Ankara’ya dönüş başlar. Fakat seferler sürecek ve bir ay kadar sonra da Eskişehir üzerinden Afyon’a, oradan da Konya’ya gidilecektir. Dönüş güzergâhı da aynıdır.

Bu esnada İstanbul’da bulunan ailesini Ankara’ya getirtmek isteyen Akif, ailenin eski emektarlarından Halil Ağa ile Ankara’da karşılaşınca ondan ailesini Ankara’ya getirmesini istedi. Akif, ailesini karşılamak üzere oğluyla birlikte Çankırı, Ilgaz, Kastamonu üzerinden İnebolu’ya vardı. Fakat fırtına yüzünden İnebolu’ya yolcu indiremeyen vapur, Sinop’a yolcularını indireceği için onlar da Sinop’a gittiler. Akif, ailesini alarak Sinop’tan Kastamonu’ya götürdü. Âkif dokuz kişilik ailesini Ankara’da Taceddin Mahallesi’ndeki iki odalı bir evde barındıramayacağını anlayınca onlara Kastamonu’dan ev kiralayıp Ankara’ya döndü. Bu kez Emin Âkif annesiyle Kastamonu’da kalmıştı. Fakat babasının yanında olmayı çok isteyen Emin, o sırada Kastamonu’ya gelen Şefik Kolaylı ile Ankara’ya döndü. Aylar sonra Kastamonu’daki aile fertleri de Ankara’ya geldiler. Emin Akif’in hatıralarının yedinci bölümünden itibaren hep Ankara’daki günler anlatılır. Sakarya Savaşı başladığında Yunanlıların Ankara yakınlarına kadar gelmiş olması bir panik havası doğurunca başkentin Kayseri’ye nakli tartışılmaya başlanmıştı. Bu gerçekleşmediyse de birçok mebus, çoluk çocuğunu Kayseri’ye göndermişti. Bu arada Âkif de yanında sadece! Emin’i alıkoyarak diğer aile fertlerini Kayseri’ye gönderdi.

Ancak Sakarya Savaşı kazanıldıktan sonra Ankara’ya döndüler.Hatıratın on üçüncü bölümünde Büyük Taarruz günleri anlatılmaktadır. O günlerde Âkif, Eskişehir, Afyon üzerinden çekilen Yunan ordusu tarafından yakılıp yıkılmış Bilecik şehrine gittiler. Burada yangın söndürme faaliyetlerine katıldılar. Hatıratın on dördüncü ve on beşinci bölümlerinde Yunanlıların İzmir’den denize dökülüşü, İstanbul’dan müttefiklerin çekilişi sebebiyle yaşanan sevinç ve o sırada gerçekleştirdikleri bir Edirne seyahati anlatılır. İstanbul üzerinden Edirne’ye vasıl olan Âkif ve oğlu burada on beş gün kaldılar.

Âkif, Abbas Halim Paşa’nın daveti üzerine Mısır’a gitmeye karar verdi ve Ankara’ya döndü. Burada milletvekilliğinden istifa eden Âkif, 1923 senesi Eylül sonlarında kış mevsimini geçirmek üzere Mısır’a gitti. Mısır’a bu ilk gidişinden sonra gelişen hadiseler ve Akif’in ölümünden kısa bir süre önce Türkiye’ye dönüşünü çok hızlı çizgilerle anlatan bir paragrafla on beşinci bölüm bitmektedir. Bu bölümün sonuna “Birinci Kısmın Sonu” açıklaması konulduğu hâlde Akif’in Mısır’a İstiklâl Savaşı sonunda gidişinden sonraki hadiselerin tamamen özetlenerek verilmesi, Emin Akif’in hatıralarının geri kalan bölümünü de anlattığı izlenimini vermektedir.

Emin Akif’in yarım kalmış hatıraları İstiklâl Savaşı sırasında Akif’in hayatını araştıranlara birçok ipucu ve ayrıntı sağlamaktadır. Çok teferruatlı bir Âkif kronolojisi hazırlayabilmek için de bu hatırat tefrikasının mutlaka görülmesi gerektiği açıktır. Ayrıca Akif’in İstiklâl Savaşı’na katılma konusunda tereddüt yaşayan Anadolu şehirlerinde etkili hitabeti ve ikna gücü yüksek düşünceleriyle nasıl bir rol oynadığını da en iyi bu hatırat metni anlatmaktadır.

12-13 yaşlarındaki bir çocuğun gözlemlerine dayalı olarak ileriki yaşlarında hatırladıklarından derlenen bu hatırat, Akif in kişiliği, aile reisi olarak tavırları, Millî Mücadele’ye katkısı bakımından müstakil olarak neşredilmeyi hak eden bir metindir.

YARIN: ANKARA’DA BİR İNGİLİZ CASUSU: MUSTAFA SAGÎR

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren ve imla kuralları ile
yazılmamış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ali GÜLER Arşivi
SON YAZILAR