TBMM’de, Türkçe Kur’an meâli ve tefsir görüşmeleri

Diyanet İşleri Reisi Rifat, 1 Teşrinievvel 1340 (1 Ekim 1924)” Gerek Diyanet İşleri Reisi Rifat Börekçi Bey’in bu ikazları, gerekse basında çıkan eleştiri yazıları neticesinde, işin ehli ve erbabı olmayan bazı fırsatçıların Kur’an tercümesi işini istismar etmelerini engelleyecek bazı tedbirlerin alınması lüzumu kendini iyiden iyiye hissettirmeye başlamıştı. Öyle ki devletin, dolayısıyla Diyanet İşleri Reisliği’nin bu meseleye el atması ve böylece halka işin erbabı uzmanların hazırlayacağı bir Kur’an meâlinin sunulması hususunda güçlü bir kamuoyu oluşmuştu. Basında Kur’an çevirilerinden her söz edildiğinde bu husus gündeme getiriliyor ve yetkililer göreve çağrılıyordu. Öneriler daha çok tercüme işinin “ehil bir heyet” tarafından yapılması yönünde idi.

1924 yılında Cemil Said’in Kur’an çevrisi ile Hüseyin Kazım Kadri ve arkadaşlarının hazırladığı “Nuru’l-Beyan” adlı tercüme böylesine büyük tepkiler görmüştü. Buna rağmen tercüme tefsirlerin devam ettiği görülmektedir. 1927 yılında Süleyman Tevfik Efendi’nin “Tercüme-i Şerife” adlı meâli yayımlanmış ve oda anlaşılır bulunmamıştı. Özellikle 1927 yılından sonra Kur’an çevirilerinin sayısında artış görüldü. 1927’de Osman Reşit başkanlığındaki heyet tarafından bir çeviri yapılmış; aynı yıl İsmail Hakkı İzmirli de bir meâl hazırlamıştır. İzmirli’nin meâli diğerlerine göre daha fazla beğenilmiş ve yaygınlaşmıştır. Bu arada Konya Milletvekili Mehmet Vehbi Efendi (1861-1949) de “Hülasatü’l- Beyan Fi Tefsirü’l- Kur’an” ismiyle on beş ciltlik bir tefsir hazırlamıştır.

TBMM Türkçe Kur’an meâli ve tefsir hazırlanması konusunda neler yapmıştır?

Bu mevcut durum ve tartışmaların sonucunda Kur’an tercüme meselesi 1925 yılının başlarında Meclis’in gündemine geldi. 21 Şubat 1341/1925 tarihinde TBMM.’nde Diyanet İşleri Reisliği’nin bütçe görüşmeleri yapılırken, Eskişehir Mebusu ve Şer’iye ve Evkaf Vekâleti eski vekili, ilmiyeden Abdullah Azmi Efendi (Torun) Meclis Başkanlığı’na 53 imzalı bir takrir (önerge) vererek; gerek Kur’an’ı Kerim’in, gerekse bazı âsâr-ı İslamiye’nin (İslami eserlerin) Türkçeye tercüme edilmesi amacıyla 214. Fasla 8. Madde olarak 20.000 liranın zam ve tahsisini teklif etti. Önerge ve imzalayan 53 milletvekilinin isimleri ve seçim çevreleri şu şekildeydi:

“Riyaset-i Celileye,

Bazıları tarafından Kur’an-ı Kerîm’in hata- âlud bir surette lisanımıza tercüme ve neşredildiği görülmektedir. Bu Kitab-ı Celîl’in elyevm mevcut olan Türkçe tefsirleri dahi ihtiva ettiği meâni-i dakikayı ifade kâsır olduğu cihetle, mütehassıs bir heyet-i ilmiye tarafından Kur’an’ı Azimüşşaân’ın lisanımıza tercüme ve Türkçe tefsiri ve keza lisanımıza tercümesi elzem olan bazı âsâr-ı İslamiye’nin nakil ve tercümesi ve din-i İslam aleyhinde intişar eden âsâr-ı ecnebiyeye mukabeleten neşriyatta bulunmak üzere 214. Fasla 8. Madde olarak 20.000 liranın zam ve tahsisini teklif ederiz.”

Abdullah Azmi (Eskişehir), Rasih (Antalya), İhsan (Ergani), Ali (Urfa), Derviş (Mardin), Murat (Antalya), Hulusi (Karesi), Mehmet Vehbi (Karesi), Emin (İçel), Mehmet Fuat (Kastamonu), Ahmet Muammer (Sivas), Ali Sururi (Karesi), Hüseyin Hüsnü (Isparta), Haydar Adil (Karesi), Besim (Mersin), Abdürrezzak (Mardin), Mustafa Fehmi (Bursa), Halet (Erzurum), Hilmi (Artvin), Halid (Kayseri), Sabit (Kayseri), Mehmet Ata (Niğde), Naci (Elaziz), Abdülgani (Mardin), Halil (Ertuğrul), Nafiz (Amasya), Ziyaeddin (Erzurum), Ferit (Gaziantep), Raif (Erzurum), Cazim (Erzurum), Münir Hüsrev (Erzurum), Hacı Kamil (Tokat), Nazmi (Hakkâri), Mehmet (Biga), Ziya (Kangırı), Mehmet Rifat (Kangırı), Naim Hazım (Konya), Eyüp Sabri (Konya), Mustafa (Çorum), Musa Kâzım (Karahisar), İzzet Ulvi (Karahisar), Cavit (Canik), Ahmet Şükrü (Dersim), Şahin (Gaziantep), … (Ordu), Mehmet Münip (Van), Tevfik (İçel), Süleyman Sırrı (Yozgat), Mahir (Kastamonu), Kamil (Karahisar), Süleyman Sırrı (Trabzon), Yahya Galip (Kırşehir), Osman Niyazi (Karesi), Ethem (Saruhan).

Reisliği Ali Sururi Bey’in, Katipliği Ruşen Eşref (Karahisar-ı Sahip) ve Hakkı Bey (Van)’in yaptığı oturumda önerge sahibi Abdullah Azmi Efendi’nin konuşmasından sonra önerge okununcaya kadar konuyla ilgili olarak şu milletvekilleri söz aldılar: Ahmet Mahir Efendi (Kastamonu), Hamdullah Suphi Bey (İstanbul), Yahya Galip Bey (Kırşehir), Vehbi Bey (Karesi), Süleyman Sırrı Bey (Bozok), Ali Bey (Rize), Refik Bey (Konya), Mazhar Müfit Bey (Denizli), Şeyh Safvet Efendi (Urfa), Başvekil Ali Fethi Bey (İstanbul), Hüseyin Hüsnü Efendi (Isparta), Raif Efendi (Erzurum), Ahmet Hamdi Efendi (Diyanet İşleri Reisi Namına), Halid Bey (Kastamonu), Hasan Fehmi Efendi (Kastamonu), Reis.

Reis Ali Sururi Bey’in önergeyi okutmasından sonra önerge üzerinde tartışmalar başlamıştır. Bu kapsamda da şu vekiller söz almıştır: Ali Şuuri Bey (Karesi), Abdullah Azmi Efendi (Eskişehir), Yahya Galip Bey (Kırşehir), Mazhar Müfit Bey (Denizli), Şahin Efendi (Gaziantep), Mükerrem Bey (Isparta), Kamil Efendi (Karahisar-ı Sahip), Kazım Vehbi Bey (Ergani), Hüseyin Hüsnü Efendi (Isparta), Hasan Bey (Trabzon), Vehbi Bey (Karesi), Feridun Fikri Bey (Dersim), Ahmet Hamdi Bey (Bozok), Tunalı Hilmi Bey (Zonguldak), Muhtar Bey (Trabzon), Besim Atalay (Aksaray), Eyüp Sabri Efendi (Konya), Süleyman Sırrı Bey (Bozok).

Bu görüşmelerde milletvekilleri mevcut Kur’an tercümeleri ve tefsirleri konusunda eleştirilerini ve düşünülen tercüme ve tefsirin nasıl yapılması gerektiği konusunda görüşlerini dile getirmişlerdir. Bütün bunlara Hükümet adına Başvekil Ali Fethi (Okyar) Bey ve Diyanet İşleri Reisi adına Heyet-i Müşavere Üyesi Ahmet Hamdi (Akseki) Hoca cevap vermiştir. Hemen hemen bütün konuşmacılar; “yayınlanmış olan Kur’an tercümelerin hatalarla dolu olduğundan” bahsederek doğru bir tercüme ve tefsir hazırlanmasının “elzem ve ehem bir mesele olduğundan” söz etmişlerdir. Bu arada tercüme ve tefsirin kimler tarafından ve nasıl yapılıp, yayımlanacağı konusu da gündeme getirilmiştir. Konuşması sırasında Mazhar Müfit Bey’e cevap verirken Başbakan Ali Fethi Bey’in, “Kur’an’ın yanlış tercümeleri hakkında ne tedbir aldınız? Diye bir sual sordular. Zannederim buna karşı alınacak yegâne tedbir, Kur’an’ın bir heyet-i ilmiye tarafından, erbab- ı ihtisastan mürekkep bir heyet tarafından, sahih bir surette tercüme ve neşrinden ibarettir.” Şeklindeki sözlerinden hükümetin bu konuda kararlı olduğu anlaşılmaktadır.

Meâl ve tefsir hazırlama görevleri kimlere verilmiştir?

Bu önergenin görüşüldüğü ve kabul edildiği günler esasında genç Türkiye Cumhuriyeti’nin içerde ve dışarda büyük gailelerle boğuştuğu günlerdir. Musul ile ilgili Haliç Konferansı’nın yapıldığı, Hakkâri’de Nesturi İsyanı’nın çıktığı ve nihayet Şeyh Sait İsyanının baş gösterdiği bir dönemden geçilmektedir. Türkçe Meal ve Tefsir görevlendirmesi işte böyle bir ortamda yapılacaktır.

10 Ekim 1925’te Diyanet İşleri Riyaseti, Elmalı Hamdi Yazır ve Mehmet Akif’le Türkçe Kur’an Meali ve Tefsiri konusunda bir sözleşme imzalayacaktır. “Çok ağır ve sorumluluk isteyen bir iş olduğu” için verilecek görevi kabul etmek istemeyen Akif’i, ikna etmek için çabalayan arkadaşları arasında Ahmet Hamdi (Akseki), Naim Bey, Kamil Miras yanında Eşref Edip de vardı.

TBMM.’nin kararından sonra Diyanet İşleri Reisliği Türkçe Kur’an-ı Kerîm Tercümesi (Meâl) işini Mehmet Akif’e, Türkçe Kur’an-ı Kerîm Tefsir işini Elmalılı Hamdi Yazır’a ve Zebîdî tarafından hazırlanmış bulunan Buhari’nin muhtasar hadis külliyatı Tecrîd-i Sarîh’in Türkçeye çevrilmesi işini de Babanzade Ahmet Naim’e görev olarak verildi.

Yarın: Atatürk bu işin neresinde?

 

MEAL VE TEFSİR SÖZLEŞMESIİNDE NELER BULUNUYOR?

Bu görev taraflar arasında bir sözleşme ile kayıt altına alındı. Orijinali Başbakanlık Cumhuriyet Arşivi’nde bulunan sözleşmenin, 10 Ekim 1925 tarihinde, Elmalılı Hamdi Bey ve Mehmet Akif ile Diyanet İşleri Riyaseti adına Aksekili Ahmet Hamdi Efendi arasında imzalandığını göstermektedir. Ali Ziya Bey, Aydın bin Hüseyin Hüsnü ve Abdülkadir Rıza Beyler şahit olarak bulunmuşlardır.

Beyoğlu 4. Noteri’nde yapılan sözleşmede, Mehmet Akif ve Elmalılı Hamdi Yazır’ın yanı sıra Diyanet İşleri Riyaseti adına Aksekili Ahmed Hamdi Efendi’nin imzaları bulunuyor. İlginç bir durum da o sırada Beyoğlu 4. Noteri Akif’in yakın arkadaşlarından Midhat Cemal (Kuntay) Bey’dir. Sözleşme onun huzurunda yapılmıştır.

Sözleşmeye göre Diyanet İşleri Başkanlığı’nca, Mehmet Akif ve Elmalılı Hamdi Yazır’a biner lirası peşin olmak üzere 6 bin lira ödeme yapılması taahhüt ediliyor.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren ve imla kuralları ile
yazılmamış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ali GÜLER Arşivi
SON YAZILAR